11 Mayıs 2020 Pazartesi

BİR ŞAİR ÖLDÜ




Önceki gün, 42 yıl önce mezun olduğum Göl Öğretmen Lisesi’nden öğretmenim Mehmet Sayan Hocamın feysbuk sayfasında bir haber gördüm. Çorum Öğretmen Lisesi'nden bir şair arkadaşlarının vefat ettiğini -küçük bir şiiriyle- duyuruyordu:

SADIK ÇAKIRSİPAHİ VEFAT ETTİ
Mekânı cennet olsun.

" Beni sorarsan yine eskisi gibiyim
Yine gözlerim dumanlı,
Tebessümüm belirsiz
Ve ellerim nasırlı.
Bir beklediğim yok gelecek günlerden
Türkülerim yine kırık dökük
Sırtımdaki bildiğin o eski gömlek
Düğmesiz ve yaka sökük.
Yüzümde mutsuzların acısı
Saçlarım yine ak, yine kıvrık öyle.
Hem bırak beni bir yana
Sen nasılsın onu söyle."
           Sadık Çakırsipahi

Her nefis ölümü tadacak, bundan kaçış yok. Hocama başsağlığı diledim ama arkadaşının adı dikkatimi çekmişti. Ne güzel bir şair adıydı ‘Sadık Çakırsipahi’. Kimdi, nasıl biriydi, iyi bir şair miydi, eserleri var mıydı? … Bu adın çağrışımları beni aldı, sürükledi. Sadık adı güzel bir ad, üzerimde emeği olan dayımın adıydı. Aytmatov’un dünyanın en güzel aşk hikâyesi olduğu söylenen Cemile’sinin kahramanlarından birinin adı da Sadık’tı. Çocukluğumda oynadığımız köpeğimiz Çakır’ı, ilkokul üçüncü sınıfta okuduğum İnce Memed romanında geçen Çakırdikeni’ni ve Kurtlar Vadisi’nin Çakır’ını hatırladım. Sipahi de beni Feridun Fazıl Tülbentçi’nin eserlerine ve Piyer Loti’nin “Bir Sipahinin Romanı” kitabına ve tabii Cide’ye tepeden bakan tabiat harikası Sipahi Köyü’ne götürdü. (Aklıma gelmişken, Kastamonu Cide Şenpazarı civarında böyle sipahi köyleri çoktur.) Sonra Sadık Çakırsipahi’nin şiirini tekrar okudum. Pek uzman sayılmam ama iyi şiirden zevk alırım; güzel bir şiirdi.

Sonra, onu hiç tanımadım, şiirlerini de okumadım ama bu benim cehaletim, hiç olmazsa vefat haberini paylaşayım da ardından dua edilmesine vesile olayım, dedim. Haberi paylaştım. Ardından da bu güzel şiirin, adı güzel şairi hakkında internette bir bilgi var mı diye bakınmaya başladım. O sırada bana, ne kendisini ne şiirlerini hiç tanımadığım Çakırsipahi için taziyeler de gelmeye başladı. Düşündüm, biri çıkar da sorarsa ne diyeceğim? Şairliği hakkında fikrim oldu, iyi bir şaire benziyor, Hocamın da arkadaşı. Hocam güzel bir insandır, arkadaşı da güzel olmalı. Yine de araştırmaya devam ettim ama hakkında çok az bilgi bulabildim. Çankırı Postası sitesi, 09 Mayıs 2020, saat 16:27’de şu haberi vermişti: “Emekli öğretmen, şair ve yazar Sadık Çakırsipahi (72) vefat etti. Çankırı edebiyatına önemli katkılar sunan, şair ve yazar kişiliği ile tanınan emekli öğretmen Sadık Çakırsipahi Çankırı Devlet Hastanesi yoğun bakım servisinde sabah karşı yaşama gözlerini yumdu. Çakırsipahi’nin, sahur sırasında evinde rahatsızlanarak hastane acilini kaldırıldığı öğrenildi. Evli ve 4 çocuk babası olan Çakırsipahi’nin cenazesi Pazar günü (yarın) öğleden sonra Ilgaz, Cendere köyünde defnedileceği bildirildi.”[1]

Küçük şehirlerin gazetecilerinin tecrübesizlikleri mi, imkânsızlıkları mı yoksa tembellikleri mi bilmiyorum. Hem öğretmen, hem de şair yazar olarak “Çankırı edebiyatına önemli katkılar sunan; şair-yazar kişiliği ile tanınan” bir şahsın vefat haberini verdikten hemen sonra, gazeteci arkadaşımızın oturup Şair’in hayatı hakkında ayrıntılı bilgi vermesini, eserlerini tanıtmasını, şiirlerinden örnek vermesini bekledim. Yok, yok. Hadi haber acildi, bulamadı, koyamadı diyelim. Çankırı için böylesine önemli biri için daha önce hakkında hiç haber yapılıp, yazı yazılmaz mı? Yazılmaz olur mu, yazılmış: Bir şair, anlı şanlı Çankırı Yazarlar ve Sanatçılar Derneği ÇAYASAD etkinliklerini ama daha çok kendini anlattığı bir yazıda, Şair Sadık Çakırsipahi’nin de bir şiirini okuduğunu yazmış. Merakım azalacağına arttı. Başka bir şey arıyorum. Bir fotoğraf, şiirlerinden örnekler filan. En sonunda yaşlılık fotoğraflarını buldum. Biri kahvemsi bir yerde, diğeri de bir okulda çekilmiş. Çankırı’da bir okul öğretmeni onu okullarına davet etmiş, öğrencileriyle tanıştırmış. Güzel ama orada fotoğraflar, öyle uzaktan çekilmiş. Şairden çok öğretmen ve öğrenciler öne çıkmış. Acı acı düşündüm, neden insanlar yaşarken kıymetli insanlara hak ettiği değeri vermez? İlgilenmez. İlgilendiğinde de onu öne değil kendini öne çıkarır? Araştırmama devam ettim. Kitaplarının olduğunu gördüm. İkinci el kitap satan sayfalarda kitaplarının adlarını buldum: Ilgaz, Çiçeklerde Bul Beni, Düşmüşüm Yollara, Şiirlerde Ilgaz. Belki başka kitapları da vardır, bilmiyorum.

Ben bunlarla meşgul iken, arkadaşım Elif Güner’in “Nee” diye bir nidası ekrana düştü. Hemen onu nerden tanıdığımı sordu. Tanımıyorum, sadece güzel bir insanın hayırla anılmasına vesile olmak istediğim için paylaştım, dedim. Onun ilkokul öğretmeniymiş. Öğretmeninin vefatını benden öğrenince şu yazıyı yazmış:

“Sadık Çakırsipahi Anısına

On yaşında küçük bir kız çocuğuydum. Dördüncü sınıfa gidiyordum. Çok güzel, genç bir öğretmenim vardı. Adı Güneşti. Güneş gibi parlak yüzü, içten gülüşü ve sımsıcak kalbi vardı. Bütün sınıfı tatlı sevecenliğiyle kendisine hayran etmişti. Hiçbirimiz onu üzmezdik. Yılın ilk döneminin sonuna doğru bir gün Güneş Öğretmen tayininin çıktığını söyleyerek bize veda etti. Ben çok üzüldüm, yeni öğretmeni daha görmeden sevmemiştim. Güneş Öğretmen gibi olamazdı fikrimce.

Yanlış hatırlamıyorsam öğlenciydim. Okula koşarak giderdim, okulumu çok severdim. Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim Okulu'ydu ismi, hâlâ da öyledir.

Bütün sınıf şamata gırgır yaparken sınıfın kapısı açıldı. Müdürle birlikte uzun boylu, zayıfça, esmer bir bey girdi içeriye. Hepimiz ayağa kalktık ve müdürün selamına hep bir ağızdan karşılık verdik.

Oturun!

Bu yeni öğretmenimizdi, çakır rengi takım elbisesinden belliydi. Beyaz gömleği esmer yüzünü aydınlatmıştı. Kemeri ayakkabılarıyla uyumluydu. Mütevazı görünüyordu ama biz onu sevmemeye sınıfça koşullanmıştık. Müdür bey bize yeni öğretmenimizi taktim etti ve dışarı çıktı.

Sadık Öğretmen sakin sesiyle adını söyledi ve Güneş Öğretmeni sordu bizlere. Onu istediğimizi söyledik.

Kendisiyle güzel dersler işleyeceğimizi söyleyerek bizimle tanışmaya geçti. Tek tek isimlerimizi sordu. Uzun, zayıf adam sıraların arasında dolaşarak insana önem veren bir edayla hepimizi gözlemledi.

Günler geçiyor, biz Sadık Öğretmene alışıyorduk. Hepimizi tahtaya kaldırıyor, asla rencide etmiyordu.

Bir gün beslenme saatinde haşlanmış yumurta vardı ve ben yemeğimi yemiyordum. Fark etmiş olmalı ki beni yanına çağırdı." Yemeğini neden yemiyorsun? " diye sordu. "Kokusu hoşuma gitmiyor" diye yanıtladım. Ayağa kalktı, omzumdan tutup kapıya yöneldi. Cebinden para çıkardı, " Kantinden poğaça al! " dedi. İtiraz etmedim. Söyleyişi öyle güzeldi ki itiraz edemezdim, saygısızlık olurdu.

Anneme gelince o, kurallara daima uyardı ve toplum kuralları karşısında bize asla taviz vermezdi. Ona göre yumurta günü herkesle beraber yumurta yemeliydim. Ama ben yemezdim.

O gün Sadık Öğretmen yumurta sevmeyenler için başka, ortak bir seçenek sundu bize ve yumurta yemek istemeyenleri mutlu etti.

İlkokul bittikten sonra Sadık Öğretmeni hep güzel hatırladım. Yollar bir şekilde ayrıldı.

Son zamanlarda yani yirmi sekiz yıl sonra, onu bulmaya çalıştım, internette çok aradım fakat izine rastlayamadım. Bu gece facebook hesabımı açar açmaz Arslan Küçükyıldız’ın paylaşımını gördüm.

" Çakırsipahi vefat etti. " bu isim kesin benim öğretmenimin diye düşündüm, çünkü göğsümde tuhaf bir acı hissettim. Haberin devamını okudum.
"Sadık" ismini görünce emin oldum. Kıymetli öğretmenimi vefat haberiyle buldum. Geride bir şiir kitabı bırakarak fani dünyayı terk etmiş, yetiştirdiği nice güzel insanları bırakıp gitmiş. Bir de şiirini seslendirerek sesini...

Hak rahmet eylesin.

Mekânı cennet olsun.”

Bu yazıdan da onun iyi bir öğretmen olduğunu anlamıştım. Benim fikrimce bir öğretmen bir tek öğrencisinde bile böyle sıcak izler bırakabilmişse o iyidir. İnternette onca aramama rağmen, bir süre yukarıdaki haber ve öğrencisinin satırlarından başka bir bilgi bulamadım. Derken bir sinema çalışanı, kendi sesiyle okuduğu iki şiirini görüntülemiş, onlara ulaştım. Bir başka şiir kaydı. Kendi sesinden dinlediğim üç şiirin üçü de güzeldi. Yazdığı kitaplara ve şiirlerine yapılan atıflara ulaştım. Vedat Özdemiroğlu derlediği yerel sözlere yer vermiş. Sadık Softa bir yazısında “…güzel şiir okuyanlardan birisi de şüphesiz Sadık Çakırsipahi. Çakırsipahi, Çayasad şairlerinin isteklerini geri çevirmeyerek o güzel şiirlerinden birkaçını kendi sesinden yorumladı. Bunlardan birsi de benim çok sevdiğim “Kentlerde” şiiri idi. Sayın Çakırsipahi, keşke “Kentlerde” şiirin biraz daha genişleterek bütün kentleri anlatan dizlerle genişletse demekten kendimi alamıyorum… ”[2] diyerek aklınca ona ayar vermiş. Sadık Çakırsipahi’nin o gün okuduğu şiirlerin ses kaydı nerede deseniz, cevabı yoktur!

Tabi şimdi bu yazıyı ne diye uzattığımı düşünüyorsunuz. Eee sonra? Sonrası bu sevgili karilerim, okuyucularım. İyi bir şair, iyi bir öğretmen, bir ilimizin, Çankırı’nın ilim irfan hayatına katkı sunmuş bir aydın, 4 çocuk yetiştirmiş iyi bir baba, hakkında dört satırlık bir ölüm haberiyle bir anda sonsuzluk kervanına kavuşuveriyor. Bir varmış, bir yokmuş.

Siz siz olun ana babanız sağsa mutlaka hayat hikâyelerini, başlarından geçen önemli olayları, bildiği özel bilgileri, kendi tarihinizi, yazılı, görsel nasıl olursa olsun derhal kayda alın. Kaç kitap yazmış, kaç makale, kaç şiir bilginiz olsun. Doğduğunuz yeri, onun doğduğu yeri, onun gezdiği mekânları, dostlarını hayatta iken tanıyın. Gün gelir hak vaki olursa en azından gazetecileri uyaracak bilgiler elinizde olsun. Gazeteci arkadaşlarım. Siz özgeçmişe, hayat hikâyesine daha yakındınız. Ölen bir şair; hiç mi bir şiiri elinizde yok, ekleyemediniz mi? Ey anlı şanlı Çankırı Yazarlar ve Sanatçılar Derneği, bakalım Şair Sadık Çakırsipahi’yi Türkiye’nin gündemine nasıl taşıyacaksınız? Nasıl anacak, hakkında neler yapacaksınız? Ey şair yazar arkadaşları, kaleminiz nerenizde? Bugün O’na ise yarın sizedir! İyi bir şair değildi ise neden aranızda gözüküyordu? Yok iyi bir şair ise ona verdiğiniz değer nerede? Kendilerini parlatmaktan başka bir şey düşünmeyenler, ne yazık ki gerçek kıymetleri unutulmaya terk ediyor.

Türk Milleti, bir yıldızın söndü. Parıldadığına göre O bir yıldız’dı. O yıldızı öğretmenliğin çileli yollarında yalnız bırakıp, Türk Edebiyatı’na kazandırmayan edebiyat dünyamıza ‘saygılarımı’ sunuyorum. Fotoğrafta ben daha iyi çıkayım çabasından ileri gitmeyen ‘aydınlarımız, sanatçılarımız’ farkında mısınız; bir şair öldü? Hakkında bulabileceğiniz üç şiir iki fotoğraf, bir anı. Burada hakkında bulunabilen bütün bilgilere değinmeye çalıştım. Eh bu yazıyı da onu anarken “Şair Sadık Çakırsipahi hakkında yazılmış en kapsamlı yazı” olarak kabul edip zikredebilirsiniz. Onu hiç tanımayan bir adam bunları yazdı diye eklemeyi unutmayın. Sözün özü, mücevher kaynayan dağlarınızda, kadrini kıymetini bilmeyen çobanlar elmasları sapan taşı olarak kullanıyor. Yazıktır. Sipahioğlu’nu öldüren işte bu vurdumduymazlıktır; güzelliğe, estetiğe, güzel şiirlere, güzel insanlara reva görülen vahşi ilgisizliktir. Bu yüzden ölen Şair değil, şiirdir; kaybeden ise Türk şiiridir. Tepeden tırnağa yetenek dolu “Yiğitlerim uyur gurbet ellerde / Kimi Semerkant’ta bekler beni / Kimi Caber’de” (Arif Nihat Asya)

Şair Sadık Çakırsipahi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.

Bir şiiriyle bu uzun yazıyı bitirelim:

Kentlerde

“Çorum’un düz tarlalarında buğdaylar yeşerir
Benim gönlümde sen.
Beni böyle yakıp yakıp kül eden gözlerindir
Silinmez sesin kulaklarımdan nereye gitsem.

Muş ovasında trenler koşar alabildiğine hızlı
Yolcular gelir, yolcular gider.
Nedense hep yavaş yavaş, nazlı nazlı
Senden başka herkes kompartımandan el eder.

Isparta’da gül kokar sabah ezanları
Bir sen kalmışsındır görünmeyen.
Oysa Isparta’nın gelinleri kızları
Bahçelerdedir kolları gül, elleri diken.

Hep mor beyazdır çiçekleri Afyon’un
Ege gözlerin gibi yeşildir.
Gel artık nazlım, hasretim, kaderim
Bunca dert bu garibe yetişir.

Kalabalığınla yalnızlar şehri olmuşsun Ankara
İnsan selinde kaybolmuşum.
Seymenlerin topuk vururken toprağa
O güzelim baharında kavrulmuşum.

Kader çizgimde yıldızlar bir bir kayarken
Çankırım; soframın tuzu, ağzımın tadısın.
Bozkırında doymuşluğu yaşarken
Anladım ki sen ilk ve son göz ağrımsın.” [3]

__________________
[1] https://www.cankiripostasi.com/ilgaz/egitimci-yazar-sadik-cakirsipahi-vefat-etti-h9212.html
[2] http://www.karatekin.com.tr/arsivler/5013
[3] Kendi sesinden şiirleri için bakınız:
https://www.facebook.com/RejisorHasanER/videos/1880654048655112
https://www.facebook.com/watch/?v=2216434271943708
https://www.facebook.com/watch/?v=523702125069149

Kaynak: https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/sair/5102-sadik-cakirsipahi

8 yorum:

  1. Kamuran Ozakturk yazdı: Çocuklara isim verirken çok dikkat edilmesi gerekir; Arslan Bey bu üzücü insanı derinden etkileyen haberi okuduğunda, isimlerin bizdeki çağrışımlarını bizi mıknatıs gibi çekişini ne güzel dillendirmiş. Tabii konu vefa. Maddi dünyanın boyalı sahte yüzü ile o kadar yoğun yaşıyoruz ki kıymetli değerli nediri unuttuk. Unutmak masum kalır. Faydacı kötücül yanımız, sade ve mütevazi kişileri görmezden geliyor. Nedense birilerinin kıymetli ve saygıdeğer olması için ötelere göçmesi gerekiyor. Bu yazı aksayan hastalıklı yanlarımızı görmek ve lütfen düşünmek için bahane olsun. Aklıma şu da geldi. Yıldızmış hakikaten gittiğinde bile bize kendimizi onarmamız için ortaya gidişinin garipliğini koymuş. Mekanı cennet olsun...Sipahiler uçlarda görev yaparlar... Teşekkür ederim...��
    Kelebek etkisi dedikleri bu yazı olmalı. Hiç tanımadığı bir şairin ölümü müthiş bir vefa duygusu ile kaleme alınmış. Arslan Küçükyıldız’ın kaleminden buyurunuz okuyunuz efendim. Hüseyin Özbay yazdı: Çok güzel. Aslan Bey yürekten kutluyorum. Vefa en güzel kelime. Elif Elif Güner yazdı: Arslan Küçükyıldız çok teşekkür ederim dokunaklı, aynı zamanda tenkit içeren yazınızda Sadık Çakırsipahi ile birlikte beni de andığınız için, ona verdiğiniz değer için. Maalesef mekanikleşen dünyada edebiyat için kalıcı izler bırakmak artık pek mümkün değil. Günümüzde medyanın çabası günü kurtarmak. Değerler bulmak değil...
    Sadık Çakırsipahi Hakk'a kavuştu yanık ruhuyla.
    Allah rahmet eylesin, dualarla...
    Ursula Ursula yazdı: Çok teşekkür ederim. Ne guzel yazmışsınız. Yüreğinize sağlık. Çok duygulandım. Allah rahmet eylesin. Sağ olun var olun. ( Arslan Küçükyıldız: "Nee?" nin ve yazının sahibi sizsiniz. Sizin yazınızı yorumlamaya çalıştım sadece. Gönlünüze sağlık. Öğretmeninize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.)
    Ursula Ursula yazdı: Arslan Küçükyıldız amin , sizin yüce gönlünüze sağlık. Allah razı olsun sizden de, hocamdan da.
    Mehmet Çatak yazdı: Bir çok insan öldükten sonra değerli olur.
    Hasan Kallimci yazdı: Mekanı Cennet olsun. Görevini tam yaparak, iz bırakarak gitmiş. Ne mutlu Sadık öğretmene. (Arslan Küçükyıldız:
    Güzel işlerin iz bırakmasına az da olsa yardım gerekiyor.)

    YanıtlaSil
  2. Cahit Topcuoğlu yazdı: Mükemmel... Ne yazık ki yaşarken kıymetini bilmediğimiz nice cevherler var aramızda... Kaleminize sağlık... Hocamıza da Allah rahmet eylesin.
    Mutullah Bora yazdı: Mükemmel bir emek, muhteşem bir vefa timsali. Teşekkürler Arslan kardeşim.
    Mehmet Sayan yazdı: Arslan, kalemine sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkür eder, gözlerinden öperim... Sadık Çakırsipahi'nin mekanı cennet olsun.(Arslan Küçükyıldız: Siz haber vermeseydiniz haberimiz olmayacaktı Hocam. Ellerinizden öpüyorum.)
    İrfan Ünsal yazdı: Rahmetler diliyorum şâir hocamıza... Sizin bu ince duyarlılığınız için de çok teşekkürler Arslan Bey. Allah razı olsun.
    TC Leyla Türkeli: "...mücevher kaynayan dağlarınızda, kadrini kıymetini bilmeyen çobanlar, elmasları sapan taşı olarak kullanıyor. Yazıktır.""
    Ciğerime işledi bu söz.
    Vefalı kardeşim, hiç tanımadığınız bir şâir öğretmene gösterdiğiniz bu ince, zarif yaklaşımınız ve genel olarak Türk insanına vefanızdan dolayı sizi gözlerim yaşararak tebrik ederim. Sağ olun, var olun Arslan Bey. (Arslan Küçükyıldız
    Siz de sağ olun Leyla Hanım. Çobanlarımıza haksızlık ettiğimi düşünerek o cümleyi "Sözün özü, kadrini kıymetini bilmeyen kasaba avcıları, mücevher kaynayan dağlarımızdaki elmasları sapan taşı olarak kullanıyor. Sipahioğlu’nu öldüren işte bu vurdumduymazlıktır; güzelliğe, estetiğe, güzel şiirlere, güzel insanlara reva görülen vahşi ilgisizliktir. Bu yüzden ölen Şair değil, şiirdir; kaybeden ise Türk şiiridir." şeklinde düzelttim. Bilginiz olsun efendim.)
    TC Leyla Türkeli: Arslan Küçükyıldız olsun. İlk hali çok güzeldi. Her çoban da kadir kıymet bilecek değil ya! Hem söylemek istediğinizi ben şöyle anlamıştım; Türklerin arasında, dağ köylerinde, kasabalarda kıymeti bilinmeyen nice çok değerli vatan evlatları vardır... Onları ilgisizlik öldürür. Kuyumcunun gözündeki mücevherle çobanınki bir midir? (Arslan Küçükyıldız: TC Leyla Türkeli doğru anlamışsınız. Manada bir değişiklik yok sanırım.)
    A Yağmur Tunalı yazdı: Arslancığım, bu tür güzel yazılar burada kalmasa keşke. Dergilere girse, kalıcı internet mecralarında görünse, kitap olsa.. Kalemine, gönlüne sağlık!

    YanıtlaSil
  3. Rahmi Doğanay yazdı: Teşekkürler Arslancığım... Bu alemde sonuna kadar okuduğum dahası da olsaydı diye düşündüğüm bu kadar uzun ilk yazı. Allah rahmet eylesin.
    Dursun Kuveloğlu yazdı: Ruhu şad olsun. Allah hatırlayan ve hayırla anıp dua ikram edenlerden de razı olsun
    Mustafa Tezel yazdı: Sevgili Hocam, izniniz olursa, bu muhteşem yazıyı gelecek hafta Kırmızılar'da yayımlamak istiyorum. Ve, artık, düzenli yazılarınızı beklediğimizi de, bu vesileyle tekrar hatırlatmak istiyorum. Selam ve saygılarımla,(Arslan Küçükyıldız: Mustafa Tezel kardeşim, elbette yayınlayabilirsiniz. İnşallah diyelim. Düzensiz aralıklarla böyle uzun yazabiliyorum.)
    Selahittin Özçelik yazdı: Allah rahmet eylesin. Sizin de gönlünüzden, kaleminizden, dilinizden bereketi eksik etmesin, çoğaltsın.
    Emel Dinseven Ezgi Umut yazdı: Arslan Küçükyıldız hiç tanımadığınız bir şairin vefatı ve şiiri yüreğinizi çizince merakla araştırmış ve okurken hem meraklandıran, hem düşündürerek o pek bilindik ama hayatın değişmez gerçekleri hakkında, gözlerimi yaşlarla dolduran değerli tahlillerinizle önerilerde bulunmuşsunuz. Ne güzel bir vefa. Şaire rahmet diliyorum. Biliyor musunuz ben de Ankara'ya sizlere öykülerimi okumak için aynı heyecanla gelmiştim. Güzel değerli bir ani olarak hep taşıyacağım. Bunu da bu vesile ile belirtmek ve teşekkür etmek isterim.(Arslan Küçükyıldız: Emel Hanım, ne yazık ki gittikçe güzelliklere dokunmaktan kaçıyoruz. Hangi arada böyle olduk bilmiyorum. Çok teşekkür ediyorum. Yeni çalışmalarınızdan haberdar edin lütfen.)
    Ülkü Demirci Bektaş yazdı: Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun.Şiirleri güzelmiş,keşke şiir sevenlere ulaşsaymış.(Arslan Küçükyıldız: Çankırı Şair ve Yazarlar Derneği'ne ulaşmış ama onlar sınıfta kalmış efendim.)
    Ahmet Kömeçoğlu yazdı: Geçmişlerin nurlarda yatsın Arslan Küçükyıldız, ışığın hiç sönmesin...(Arslan Küçükyıldız: Işık sizde Hocam. Sadık Çakırsipahi'de. Bize yansıtmak düşer.)
    Nazan Ekinci yazdı: Allah rahmet eylesin. Kaleminize dökülenlerden bir değerli öğretmen ve şair tanıdım. Değerlendirmeleriniz uyarıcı niteliğinde Arslan Bey.
    Aynur Çelikcan yazdı: Sessiz şaire Allah'tan rahmet dilerim; sizin de ömrünüze bereket!
    Ciçekder Der yazdı: Aslan Bey, kutluyorum sizi. Merak nasıl yönlendirmiş sizi ve ne güzel sonuçlara ulaşmışsınız. Çok etkilendim, duygulandım. Kaleminize sağlık. Kim bilir ne yıldızlar böyle sessizce kaydı gitti... Mekanı cennet olsun.(Arslan Küçükyıldız: Çok sağ olun. Öyle değil mi? Biz tanıklığımızı yapalım da gerisi boş.)
    Mustafa Nadir yazdı: Arslan Küçükyıldız'ın kalemine bereket, Sadık Çakırsipahi'ye rahmet olsun.

    YanıtlaSil
  4. Ilknur Han yazdı: Sayın Küçükyıldız, Sadık Çakırsipahi hocamızın vefat üzerine yazdığınız yazı ve paylaşım da pek çok doğru noktalar var. Bu da yaşarken pek çok sanatçının değerinin bilinmemesi,ki, bu nokta Sadık hocamla birlikte yaptığımız sohbetlerde de konuştuğumuz konulardan dı. Kendisi hem insan olarak hem şair olarak benim için çok değerli ve özel bir insandı. Onun değerini teslim etmek üzere, literatürde yerini alması anlamında , Çankırı belediyesi tarafından çıkarılan Araştırmalar Dergisinde (hakemli dergidir) hocamın yaşamını ve eserlerini konu alan bir yazıyı ben yazdım ve yayınlandı. Aynı şekilde Çankırı Karatekin gazetesinde (köşe yazdığım üç yıl içinde) Sadık Çakırsipahi ile yaptığım, _ yaşamı,eserleri,edebi kişiliği_ ile ilgili bir yazıyı ben yazdım, ve başka yazılarım da da hocamın şiirleri zaman zaman yer almıştır. Çankırı dan ayrılmadan önceki 5 yıl boyunca Cayasad etkinlikleri dahilinde yıl boyunca her cuma akşamı şiir sohbetlerinde tüm şairler olarak bir arada idik. Bu anlamda birbirimizin değerini de , önemini de iyi kavramış bir dernek olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu değerin ulusal düzeye yayılamamıs olmadı hepimizin yarasıdır. Çayasad Ekim 2019 da sokakta Sonbahar Şiir dinletisi yapmıştır. Bu dinleti Sadık hocama bir vefa gecesi niteliğinde sürpriz bir dinleti idi. Ancak kendisi rahatsızlığı nedeni ile dinletiye katılamadı. Biz sonbahar yaprakları ile bezeli sokakta şiirlerimizi onun için okuduk. Ertesi gün evinde ziyaret ettim Konuyu duyunca çok duygulandı. Ben o gün Ankara'dan kalkıp ,o sokakta hocam için bir şiir okumak amacı ile Çankırı ya gittim. Bu önemin derecesini anlayabiliyor musunuz. Çayasad Aralık ayında hocamıza vefa gecesi için tekrar bir şiir dinletisi yaptı ve Sadık hocam,şiirleri ve sevenleri buluştu. Görünüşte orta boylu, zayıf, oldukça mütevazi olan bu insanın sahnede şiir okurken ne kadar büyüdüğünü gören şanslı insanlardan biriyim. Yazınızı görünce hem bazı yanlış saptamalarınıza katkı sağlamak, hem bazı konularda bilgi paylaşmak adına bu yorumu yazmak istedim. Ben üstadım,hocam,dostum ,abim dediğim güzel bir insanı kaybettim. Derin bir üzüntü içindeyim . Çayasad ailesi olarak acımız sonsuz. Bu vesile ile Sadık hocamla ilgili dile getirdiğiniz güzel yorum ve dilekler için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arslan Küçükyıldız
      ÇOK ŞÜKÜR
      Sayın İlknur Han, size çok teşekkür ederim. Ben gerek öğretmen ve öğrencileri, gerekse şair yazar çevresinden, hiçbir taraftan geri dönüş olmayacak diye korkuyordum. Beni gerçekten çok mutlu ettiniz. Yanılmış olmayı istemiş olduğum o kadar çok konu var ki anlatamam. Bu konuda da yanılmış olmayı çok istemiştim. Maalesef Sadık Çakırsipahi'nin internet ortamında öz geçmişi, şiirleri, düz yazı örnekleri ve hakkında başka bir yazı bulunmaması beni bu yazıyı yazmaya sevk etmişti. Sizin yukarıda sözünü ettiğiniz 1. Çankırı Araştırmaları Dergisinde Şair'le ilgili yazınızı, 2. Çankırı Karatekin gazetesindeki yazınızı, 3. Diğer yazılarınızda yer verdiğiniz şiirlerinden örnekleri hemen araştıracağımdan emin olabilirsiniz. İnternet ortamında ise ulaşabilirim sanıyorum. Değilse, acaba buradan bunları paylaşma imkanı var mıdır? Lütfeder buradan bu yazılarınızı paylaşırsanız, benim bilgisizliğim dolayısıyla yanlış bilgilendirdiğim ve Şair'i daha yakından tanımayı şiddetle isteyen arkadaşlarım da, ben de çok memnun olacağız. Sizin dışınızda yazılmış olan, mesela kitaplarını daha yakından tanıtan yazılar var mı acaba? "Ilgaz" hakkında aynı adda bir kitap yazmış. Nadir Kitap'ta gördüm. Bu bir şehir kitabı herhalde. "Ilgaz şiirleri" kitabı derleme şiirler midir? Kendi şiirleri nerede, hangi kitabında yer almış ise en azından o kitapları edinmek isterim. Sizin, çok yakın olduğunuz Sadık Çakırsipahi'ye vefa için sonbahar yapraklı sokakta düzenlenen şiir akşamına başka bir şehirden gelerek katılmanız ne kadar güzel. Ona verdiğiniz önemi anlayabiliyorum. Kendisi o geceye maalesef rahatsız olduğu için katılamamış. Ertesi günü gidip siz anlatmışsınız. (Keşke birlikte gidip şiirlerini yüzüne okusaydık dediğiniz oldu mu?) Acaba o geceyi anlatan bir yazı yazıldı mı, yahut siz böyle bir yazı yazdınız mı? Aralık ayında aynı vefa gecesinin tekrar yapıldığını söylüyorsunuz. İnşallah o gecenin ses ve görüntü kayıtları vardır. (Galiba onun şiirini başka biri saz eşliğinde seslendirmiş.) Böyle toplantılar sadece birilerini hatırlamak için değil geleceğe iz bırakmak için yapılacağına göre kayıtla, gece hakkında yazılar vb. olmalı diye düşünüyorum. Zira yazımı yazarken, belki de o kadar iyi bir şair değildi, iyi bir öğretmen değildi gibi düşüncelere de kapılmış, acaba anılmasına vesile olmakla iyi mi yapıyorum, diye düşünmüştüm. Beni çok mutlu eden aşağıdaki cümlenizi okumak, yazımda yapmış olduğum hatalarıma, bu hatalardan dolayı ayıplanmama ve üzüntüme değer, diye düşünüyorum: "Görünüşte orta boylu, zayıf, oldukça mütevazi olan bu insanın sahnede şiir okurken ne kadar büyüdüğünü gören şanslı insanlardan biriyim." Dediğim gibi, sizin Şair Sadık Çakırsipahi hakkındaki yazılarınızı ve başka yazılarınızda kullandığınız şiirlerini, hakkında yazılmış diğer yazıları hemen şimdi araştıracağım. Bulamazsam başınızı ağrıtmaktan korkarım. Bu vesileyle Şairin sahipsiz yaşamadığını, hayatında hak ettiği ilgiyi gördüğünü, öğrencilerinin onunla ilgili yayınlar yaptığını, şair arkadaşlarının düzenlenen geceye dair duygu ve düşüncelerini paylaştıkları ve Sadık Çakırsipahi'nin şairliğini ve şiirlerini anlattıkları yazılar yazdıklarını, İl Kültür Müdürlüğü'nün kitaplarının basımına ve dağıtımına katkıda bulınduğunu vb. gibi bilgileri benimle paylaşabilecek, Şair'i yakından tanıyan başka kıymetli insanlar da varsa, lütfen onlar da benim yanıldığımı yazsınlar. Bundan ancak mutluluk duyarım. Çeşitli mecralarda yayınlanan yazımı geri almak yerine sizlerden gelecek bilgiler doğrultusunda (Beşinci satırı göreyim yeter.) ikinci bir yazı ile özür dileyerek tashih edeceğim şüphesizdir. Sayın İlknur Han, size tekrar çok teşekkür ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum. Allah şairimizin mekanını cennet eylesin, başımız sağ olsun.(Not: Ben araştıracağım ama mümkünse bu yazıyı ilgiyle takip eden arkadaşlarım için, internet ortamında mevcutsa yazıların kendilerini, değilse kaynak bilgilerini vermenizi bekliyoruz efendim.)

      Sil
    2. Ilknur Han yazdı:
      "Şiirlerde Ilgaz "Sadık hocamızın ,Ilgaz konulu şiirleri derlediği bir kitaptır. Ilgaz Kaymakamlığının düzenlediği bir şiir gecesinde de Çayadad şairleri bu şiirlerin pek çoğunu sunmuştur. Hocamızın memleketi İlgaz'a bir vefa çalışmasıdır. Ruhu şad olsun.
      Arslan Küçükyıldız cevaben:
      Hanımefendi, bir de son kitabı varmış: Yollar ve Dostlar. Bu kitabı ile ilk kitabı pek bulunamıyor galiba. O, Ilgazlı bir şair olarak Ilgaz'a vefa borcunu ödemiş demek ki. Ben ayrıca 5 şiirlik bir ses kaydı olduğunu öğrendim. Çayasad sayfasına yazımı koymuştum, galiba yanlışlıkla silinmiş. Bana bahsettiğiniz makalenizi Çayasad sayfasına göndermişsiniz, oradan gördüm. Yukarıya da aldım. İyi ki böyle bir çalışma yapmışsınız. Bir dost, kardeş olarak siz de vefanızı göstermişsiniz. Sağ olun. Okuması biraz zor ama olsun, okumaya çalışacağım. Mutlaka kıymetli bilgiler vermişsinizdir. Keşke yazılı hali elinizde olsaydı da onu yayınlayabilseydiniz. Yine de beni yanıltan böyle bir çalışmadan sonra yayınlanan makalemi tashih eden bir yazı yazacağım. Bir de derli toplı kısa bir özgeçmiş olursa Şairimizin daha çok tanınmasına katkısı olur. Hocamızın mekanı cennet olsun. Sizi de, derneğinizin yetkililerini de yorduğum için beni bağışlayın. Derdimiz üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Hakkındaki dört satırı beşe çıkarmak. Şairin eserlerine ulaşmaya çalışıyorum. Yazınızı ve birkaç şiirini okuduğum zaman yanıldığımı itiraf edeceğim! Selam ve saygılarımla.

      Sil
  5. “Sadık Softa bir yazısında “…güzel şiir okuyanlardan birisi de şüphesiz Sadık Çakırsipahi. Çakırsipahi, Çayasad şairlerinin isteklerini geri çevirmeyerek o güzel şiirlerinden birkaçını kendi sesinden yorumladı. Bunlardan birsi de benim çok sevdiğim “Kentlerde” şiiri idi. Sayın Çakırsipahi, keşke “Kentlerde” şiirin biraz daha genişleterek bütün kentleri anlatan dizlerle genişletse demekten kendimi alamıyorum. Sadık Çakırsipahi’nin “Kentlerde” şiiri ile yazımı bitiriyorum.” diyerek aklınca ona ayar vermiş.” Dediğiniz Sadık Softa benim. Evet, o yazdığı şiirlerinin eleştiri ve tahlilinden çok hoşlanırdı. “Kentlerde” şiiri ise üç kıta iken Ankara ve Çankırı kıtalarını da benim ricam ile şiirine eklemişti.
    Sadık Çakırsipahi ile uzun yıllar süren bir dostluğumuz vardır. Çevremizde “ikiz kardeşler” diye hitap edilen arkadaş, abi - kardeş yaklaşımı içerisinde sıcak bir dostluğumuz vardı. Gecenin herhangi bir saatinde beni arayıp; “hadi adaş, ben geliyorum hazırlan” diyerek senelerce sabahlara kadar süren sohbetlerimiz vardı. Yazınızdan anladığım kadarıyla henüz basılmayan “Yollar ve Dostlar” kitabına bu adı veren ve kapak dahil baskıya hazır hale getirip, basılmasına yardımcı olacağımı söylediğmde önce kabul edip, sonra “çocuklar bastıracak” diye geri çevirmişti.
    Çayasad’ın kuruluşunu gerçekleştiren üç kişi ben, Sadık Çakırsipahi ve İsmail Çam idi. Çayasad’ın bütün etkinliklerine ve şiir dinletilerine katıldık. Sağlık problemimiz olmadığı müddetçe de bu tavrımızı her daim südürdük. Bütün Çayasad şiir dinletilerine birlikte katıldık. Birimiz olmazsa obirimiz yarım gibi hisseden iki dosttuk. Ayrıca, Çayasad yazarları ve şairlerinin abisi idi. İçimizde en iyi şiirlerini yorumlayanlardan birisi de yine Sadık Çakırsipahi idi.
    Kusura bakmayın ama Çayasad’da bulunan arkadaşları hakkında da haksızlık ettiğinizi düşünüyorum. Keşke yazınızı bir nebze olsun araştırıp da yazsaydınız.
    Sadık SOFTA

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Softa; Açıklamanız için size teşekkür ederim. Ancak bütün göstergeler, şairimize ve şiirimize sahip çıkamadığımızı işaret ediyor. Saygılarımla. A.K.

      Sil