27 Aralık 2019 Cuma

DEVLET DEDİĞİN HAZIRLIKLI OLUR


2004 Nisan ayı başında TRT’nin yurtdışına yönelik iki kanalının sorumlusu olarak göreve başladığımda aylık yayın akışını istemiş ve yaklaşan 24 Nisan için ne gibi programların yayınlanacağına bakmıştım. Ermenilerin mesnetsiz iddialarını öne çıkarmaya çalıştığı, soykırım iddialarının yoğunlaştığı o günlerde bizim de bu iddiaların yalan olduğunu, tam tersine Batılıların yardımıyla Ermeni terör örgütlerinin Türklere soykırım uyguladığını anlatan programlar yayınlamamız gerekirdi. Çünkü yurt dışındaki vatandaşlarımız çok yoğun Ermeni propagandalarının tesiri sonucu, neredeyse bizim soykırım yaptığımıza inanmaya başlamış “Kabul edelim, bu iş bitsin.” deme noktasına gelmişlerdi. Arşivimizde konuyla ilgili Türkçe ve yabancı dillerde hazırlanmış belgesellerimiz olmalıydı. Gerçekten de vardı ve hemen bunları yayın akışımıza yerleştirdik. O yıl ve görevde olduğum dört yıl içinde bu mesele ile ilgili olsun, diğer milli davalarımızla ilgili olsun, her fırsatta programlar hazırlattım ve yayınlattım. Benden öncekilerin gaflet, delalet ve hatta hıyaneti ne yazık ki benden sonra da devam etti ve vatandaşımızı gerçek bilgilerle donatma ve güçlendirme işi suya düştü.
1990’dan sonra da PKK’nın önüne set koyacak, onların nasıl bir piyon olduğunu, sarı kırmızı yeşil renklerinin tarihini, Nevruz’un Türk Bayramı olduğunu anlatacak programlar yapmak istemiş, izin alamamıştım. Türk devletinin iç ve dış düşmanlarına karşı propaganda malzemesi olarak elimizde hazır malzeme olması gerektiğini, bu programları hazırlayacak gönüllülerden oluşan bir ekip kurulması gerektiğini MGK dâhil her makama anlatmaya çalıştık ama sonuç alamadım. Devletin bazı kademelerinde hıyanete çanak tutan yöneticiler vardı ve bu gibi teklifler sümen altı ediliyordu. TRT’den emekli edilene kadar her önemli milli konu için yumurta kapıya gelmeden hazırlık yapılması, belgeseller yapılması gerektiğini yetkililere anlatmaya çalıştım. Geleceğe hazırlık mahiyetindeki birçok programı maalesef kabul ettiremedim. TRT’den emekli edilen ve ihtiyaç fazlası olarak başka kurumlara sürülen birçok arkadaşım aynı gayret içinde oldular.
Bunları yazmamın sebebi Cihan Özdemir dostumun feysbukta “Tüm dostlarımın dikkatine!” diyerek yazdığı şu yazıdır: “ Batı medyasını ve sosyal medya sitelerini izliyorum. Şu anda tüm Türk düşmanları bir araya gelmiş, Türkiye'nin haklı Pınar Barış Harekâtı’nı karalamak ve dünyada muhalif bir kamuoyu oluşturmak için her türlü medyatik vasıtayı kullanıyorlar. Çok teşkilatlı bir medyatik saldırı ile karşı karşıyayız. Yabancı dil bilen herkesin bu harekâtın gerekliliğini sosyal medyadan anlatmasının, milli bir vazife olduğuna inanıyorum. Teröristlerle savaş, sadece fiziki alanda devam etmiyor. Orada kahraman ordumuz, zaten yapılması gerekeni en iyi şekilde yapıyor. Ama sosyal medyadan yapılan müthiş saldırılara en güçlü şekilde cevap vermeliyiz.” Bu yazıyı içim burkularak okudum. Bu yazı üstüne Yener Yılmaz “… büyüklerimiz Pkk’nın bu güne kadar yaptığı eylemlerden öldürdüğü çocuklar yaktıkları okullar ve ambulanslarla alakalı görsellerin olduğu bir video görüntü hazırlasa biz de bunları bulunduğumuz her platformda paylaşsak. Ben anlasaydım yapardım ama o işleri beceremiyorum.” demiş. Önce Cihan Özdemir dostuma sonra da Yener Yılmaz’a bir çift sözüm var.
Bir devlet güçlü ve sağlıklı bir devlet ise vatandaşını gerçek bilgi ve becerilerle donatır. Öyle bir donatır ki sizin böyle bir çağrı yapmanıza gerek kalmaz. Maalesef Türk devleti vatandaşlarını donatmaktan acizdir. Cuma hutbelerinde ısrarla bahsedilen milletin Türk milleti olduğunu bile unutmaya başladık. Durumdan vazife çıkarmak cevherini taşımasak, ferasetimiz olmasa birçok vazife yerlerde sürünecek. Allah’tan öyle bir cevher taşıyoruz ki sıradan bir askerimiz “Kızılelma”yı işaret edebiliyor. Kulağına düğüne gittiği fısıldanmayan bir asker, “düğüne gidiyoruz” diyebilmektedir. Ama bunun böyle sürüp gideceği, sahipsiz bırakılan, gelişmeler hakkında bilgilendirilmeyen, bilgi, beceri ile donatılmayan Türk milletinin sonsuza kadar böyle davranacağı düşünülmemelidir. Önce idare edenler Türk Milletine hizmet edecek, sonra karşılık bekleyecektir. Devletin yayın kurumu TRT PKK hakkında belgeseller hazırlamadıkça, canlı yayın yapmadıkça vatandaş kendi başına nasıl görüntü toparlayacak? Devlet odur ki gelecekteki tehlikelere göre hazırlık yapıp belgeseller, propaganda malzemeleri hazırlattırır.
Türk Devleti resmen bir savaş içindedir. Şimdi bütün kişi ve kurumların kenetlenmesi gerekir. Başta devletin yayın organı TRT olmak üzere milli meselelerde kamuoyunu bütün yönleriyle bilgilendirme görevini yerine getirmemektedir. Kızılca gündeyiz. Kızılca günde doğru dürüst bir yayın yapmayan, Türk milletini savaşılan düşmanla ilgili olarak bilgilendirmeyen, PKK’nın bütün pisliğini ortaya sermeyen, devletlerin PKK’ya açıktan yardımlarını ortaya koymayan bu yayın kuruluşları, televizyonlar tam bir gaflet ve hıyanet içindedir. Başta TRT olmak üzere bu yayın kuruluşları yayınladıkları programların topunu gözden geçirmelidir. Gaflet ve cehaletlerinden önlerindeki olağanüstü durumlarda yapılacak yayınlarla ilgili yönetmeliklere baksınlar.
Bir milletin fertleri kaderde kıvançta tasada birlikte olmalıdır. Parmağına diken değen kardeşinin acısını hissetmeyen kardeş olur mu? TRT bu hissi yaşatacak ve diğer yayın kuruluşlarına örnek olacak kurumdur.
Türkiye bütün kurum ve kişileriyle her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı olmak zorundadır. Sadece silah hazırlığı yetmez. Mevcut harekâtla ilgili propaganda eksikliklerini gidermek, gelecekteki milli meseleler için de hazırlıklı olmak zorundadır. Yoksa bu coğrafyadan silinmek kaçınılmazdır.
27.12.2019