4 Kasım 2013 Pazartesi

Şiirlerle Bir Şehri Anlatmak


Arslan Küçükyıldız

Türk Ocaklarının bir sanat edebiyat faaliyeti olarak başlayan ve iki yıldır süren ciddi bir edebi eser eleştiri/değerlendirme kurulu olduğunu düşündüğüm Kuşlukta Yazarlar etkinliğinde geçen hafta ‘Taşra’dan, Denizli’den bir konuk vardı; Şair Şerif Kutludağ. Taşra’nın her türlü güzelliği, yetiştirdiği ürünleri, önemli şahsiyetleri ne yazık ki büyük şehirlerin hay huyu arasında kaybolur, unutulur, görülmez. Büyük şehirlerinkinden çok daha mühim şeyler birkaç fedakâr insanın sırtında yürütülür oralarda. O fedakâr insanlar gerçek kahramanlardır. Kıt imkânlarla gönül verdikleri sevdalarına sessiz sedasız hizmet ederler. Kutludağ da onlardan biri. Amacı eser değerlendirmek olan Kuşlukta Yazarlar ekibinin işi doğrusu zordu. Bir yanda değerlendirilecek bir şiir kitabı, diğer yanda bir gönül adamı; bir memleket aşığı...

Şiir herhalde Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biri olan söz’ün en damıtılmış halidir. Şerif Kutludağ’ın “Şiirlerle Denizli” kitabını[1] biraz da bir şehri en damıtılmış haliyle tanıma fırsatını bulabileceğim için büyük bir merakla okudum. Gittiğim, gördüğüm, sevdiğim Denizli’yi daha yakından tanımak istiyordum.

Denizli, tarihi ve muhteşem tabiatıyla, ürettiği ürünlerle yerli ve yabancı herkesin dikkatini çeken bir yurt köşemiz. Basında yer almasa da dikkatinizi çekmiştir; Bugünlerde Denizli’nin Türk tarihindeki önemini daha da arttıran bir keşif de yapıldı. Denizli'nin Bozkurt İlçesi'ne bağlı İnceler Beldesi'nde üzerinde Göktürk alfabesiyle yazılan yazıların bulunduğu bir kaya bulundu. Yazının, Türklerin Batı Anadolu’ya İslamiyet’ten önce geldiklerini ortaya koyduğu ve tarih kitaplarındaki bilgileri değiştireceği söylendi. İşaretlerin çevirisini yapan araştırmacı Kürşad Baytok, ‘Üç Enenmiş At Aldı’ cümlesinin kayada yer aldığını ve 8. y.y.’a ait olabileceğini ileri sürdü. Sadece bu haber dolayısıyla bile Denizli üzerine ne kadar konuşulsa yeridir.

Neyse, konumuz “Şiirlerle Denizli”. Şair Şerif Kutludağ, her şeyden önce bir gönül adamı. Gönülleri bir araya getirmeye, o gönüllerle de yurdu yeniden imar etmeye soyunmuş. Şair, Öğretmen, İdareci, Yazar, Öğretim Üyesi, Gazeteci, Radyocu, Televizyoncu kimlikleriyle Denizli’ye âşık ve onun için yapılması gereken ne varsa yapmaya çalışan bir Beyefendi. İyi bir öğretmen, iyi bir dost. Böylesine zengin bir coğrafyayı şiirlerle anlatmak, tanıtmak; sahipsiz, bakımsız kalmış bir yurt köşesini şiirlerle ayağa kaldırmak, doğrusu çok zor bir iştir ve Şerif Kutludağ kanaatimce bu zor işi başarmıştır. Nasıl mı? Denizli Belediyesi’nin katkılarıyla basılan kitabında Kutludağ, Denizli’yi, şiirleriyle, tarihî, medenî mirasıyla; Kale içi, camileri, dokumaları, çınarları, servileri, çeşmeleri, arkları, meydanları, hazireleri, dinlenme köşeleri, pınarları, şelaleleri, dereleri, Hıdırellez’i, Tugay’ı, Bayramyeri, mektepleri, konakları ile; kahramanları, Alpları, erenleri, Ahileri, şairleri, müftüleri, anaları ile; horozları, üç telli sazı, sipsisi, âşıkları, türküleri, ağıtları, destanları, hikayeleri ile, şehir ve ilçeleri, köyleri... ile tastamam anlatmış.

Bir Denizli aşığının ağzından, şiir gibi Denizli’yi, şiirle tanımak ayrı bir lezzet veriyor. Yahya Kemal’deki İstanbul sevgisine benzer bir Denizli sevgisi ile yazmış Şerif Kutludağ şiirlerini. Kutludağ, eseriyle zannediyorum Türkiye’de bir şehir için yazılan ilk şiir kitabının sahibi oldu. Denizli’ye güzelleme şeklinde özetlenebilecek kitap iki bölümden ve tarihi Denizli fotoğraflarından oluşuyor. Birinci bölümdeki şiirlerde Denizli merkezi anlatılmış. İkinci bölümde de adım adım Denizli ilçeleri anlatılıyor. Her iki bölümde de sadece Denizli’yi merak edenlere değil şiiri seven herkese hitap eden çok güzel şiirler var: Kınalar Yakılırdı, Kelimeler; Güneyce,  Çekirge,  Kocaırlantı, Hazireleri Vardı Denizli’nin, Benim Şehirlerimde, Ümmü Gelin, Karcı Dayı’ya, Ne Çok Anamız Vardı, Terk edilenler, Bayram Yeri, Delikliçınar Meydanı’nda Çınar Ağacıydım. Bunlar, edebiyatçılarımızın mutlaka değerlendireceğini düşündüğüm, kalıcı şiirler.

Yine şu şiirleri de işaret etmeden geçmemek lazım: Halı Kilim İşte Halim, Denizli Rüyasındayız, Pamukkale Akşamlarıncaydı Duygularım,  Bir Eski Kırkbeşlik Çalar, Kolera Vakası, Der... Pamukkale, Denizli’nin Servileri, Denizli’nin Türküleri, Üç Telli Saz, Sipsi İle, Kadınlar Pazarı, Bahtiyar Açtım Yare, Denizli’nin Yemek Destanı, Denizli’nin Horozları, Neler Oldu Denizli’de, Şelale’nin Dili, Ömrüm, Ege’ye Ata’ya Selam... Her biri çok güzel duygu ve düşünceleri edebiyatımıza taşımış. Her şiirde farklı lezzetlerle tanış oluyor insan.

Aynalar, Özüstü’nde Demlenirdi Sohbetler, Kızılcabölük Baharı, Sarayköy, Yatağan’a Güzelleme, Honaz, Çeşmelerimiz, Güney’den Esti Rüzgârım, Çameli, Bozkurt, Beyağaç, Bekilli başlıklı şiirlerin de Türkiye’de ilçeler için yazılmış nadir şiirlerden olduğunu söylemeliyiz.

Şiirlerin bir kısmının yazıldıktan hemen sonra çeşitli mecralarda yayınlandığını, bu yüzden de yeterli sürede damıtılmaya bırakılmadığını söylemek istiyorum. Bu da sevenin sevgisini her vesileyle ifşa etme ihtiyacının bir sonucu olsa gerek. Okuyucu şiirlerin hepsinden aynı lezzeti almayabilir. Ancak şunu söylemek lazım; hepsinde buram buram Denizli sevgisi var. Kutludağ’ın gönlü var.[2] 

Bir şiir kitabının bu kadar yüksek bir baskı sayısına ulaşması doğrusu tebrik edilecek bir konudur. Denizli Belediyesi bu tür yayınlara verdiği destekle takdir edilecek bir hizmette bulunmuştur.       



[1] Şerif Kutludağ, Şiirlerle Denizli, 3. Bsk. Denizli, Denizli Belediyesi Kültür Yayınları, 2012, 143 sf.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder