23 Haziran 2009 Salı

Ergeş Uçkun

Turan Şairi Ergeş UÇKUN (21 Şubat 1927-25 Mayıs 2009)[1]
Arslan KÜÇÜKYILDIZ

Uçkun hayatını Turan için harcamış çok kıymetli bir şahsiyetti. Güney Türkistan’da, Anthoy’da başlayan 82 yıllık çileli bir yolculuk Silifke’de noktalandı. Turan Şairi Şahımerdankul Hanoğlu Hacı Ergeş Uçkun bir kalp krizi sonucu Hakkın rahmetine kavuştu. Yaklaşık 10 yıldır Mersin'in Silifke ilçesinde yaşayan ve geçirdiği felç nedeniyle konuşamayan Uçkun 36. Silifke Kültür Haftası etkinlikleri dolayısıyla ilçede bulunan Türk Dünyası Halk Oyunları ekibinin gösterisi sırasında fenalaştı. Ömrünce Turan için çalışan Şairin, Türk Dünyasının birliği için, Turan için atan kalbi bu heyecana dayanamamıştı. Silifke Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Uçkun bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Öldüğünde 'vatanım' dediği Silifke’ye gömülmek istemişti, 26 Mayıs günü düzenlenen törenle Silifke’de toprağa verildi. Mekânı cennet olsun. Güney Türkistan (Afganistan) Özbek Türklerinden olan Şahımerdankuloğlu Ergeş Uçkun, Afganistan'ın Meymene vilayetine bağlı Anthoy'da 21 Şubat 1927'de doğdu. 1938-44 yılları arasında Anthoy İlkokulu'nu bitirdi. 1950 yılına kadar Kabil Darül-muallimînin’de okudu. 1950-52 yılları arasında Kabil Darülfünunu'nda kimya ve biyoloji okudu. 1952-54 yılları arasında Anthoy'da öğretmenlik yaptı. Siyasî dalgalanmalar yüzünden Meymene'ye gönderildi. 1957 yılına kadar Ebu Ubeydî Cuzcânî Lisesi müdür muavinliği görevinde bulundu. O zamanki Afgan Hükümeti'nin Türklere karşı açtığı yok etme siyasetine isyan ederek sevdiği mesleği ve vatanından ayrıldı. Yıllar sonra eşine, “12 yaşından itibaren Turancılık adına yaşadığını ve köy köy dolaşarak haksızlığa uğrayan Türklere yardım etmeye çalıştığını” anlatmıştı. Uygulanan politikaya karşı geldiği için Afgan hükümetince, ölü ya da diri olarak yakalanması için para ödülü konmuştu. Çocukluğundan beri, bütün Türklerin tek bir çatı altında yaşaması gerektiğini savunmuş, şiir ve yazılarıyla birlik ve beraberlik sağlamaya çalışmış, işkence gören Türklere destek vermişti. Başı için ödül konulunca, yaya olarak önce Pakistan, oradan da İran'a kaçtı. 1957'de de “Ay yıldızıma kavuştum” dediği Türkiye'ye sığındı. 1957-61 yıllan arasında Adana'da Toros İlkokulunda öğretmenlik yaptı. 1961 yılında eşi Türkan Hanımla burada tanışarak evlendi. Aldığı 160 lira maaşla geçinemeyince aynı yıl istifa etti. İngilizce bildiği ve Kimya, Biyoloji eğitimi aldığı için Mersin Ataş Rafinerisi laboratuarında işe alındı. 1974 yılında oradan da ayrıldı. O dönemlerde insanların birbirlerini öldürmelerine neden olan karşıt siyasi görüşlerin hâkim olması, 4 erkek çocuk sahibi olarak aileyi korkutmuştu. Asıl hedefi hadiselerin kaynağından gelişmeleri takip etmekti. Timuçinhan, Timurhan, Bedelhan ve Aybarshan adlı oğullarını bu kargaşadan uzaklaştırmak için bir arkadaşı aracılığıyla Amerika'ya gitti. Princeton'da Mobil Oil'de teknik eleman olarak çalışmaya başladı. Ergeş Uçkun, ABD'de Türk Dünyasını bölme, parçalama ve yönetme çalışmalarını yakından takip etmiş, çıkardığı Çapandaz (Oğlak oyununda, oğlağı herkesin elinden çekip alan ve yarışı hep birinci bitiren manasına) Dergisini kendi kıt imkânlarıyla çıkarıp Türk Dünyasına, Afganistan'a ulaştırmaya çalışmış, şiirleriyle, yazılarıyla Türk Milletini uyarmaya, ayağa kaldırmaya, birleşmeye bütünleşmeye çağırmıştı. 1990’lı yıllarda Türk Dünyasının yeniden bağımsız Devletler halinde uyanışı onu ümitlendirmişti. 1996'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 4'üncüsü yapılan Uluslararası Şiir Şöleni'nde verilen ve 3 büyük ödülden biri olan ‘Şeyh Galip Ödülü'ne layık görüldü. Yaklaşık 30 yıl ABD’de yaşadıktan sonra yeniden Türkiye'ye döndü, Silifke’ye yerleşmeye karar verdi. Bir ev yaptırdı. En verimli döneminde, yanılmıyorsam 2004'de Yazarlar Birliği’nin Strazbourg'da düzenlediği Şiir Günlerine katılmıştı. Bu seyahatten dönüşte felç geçirdi ve konuşamaz oldu, kendi ifadesiyle Strazbourg'da zehirlenmişti. Bir volkanın lav püskürememesi gibi bir durumla karşılaşan Ergeş Uçkun, o seksenlik genç, suskunluğunu yaşıyordu. Türk Dünyası sahipsizdi, o Türk Dünyasına sahip çıkmaya çalışıyordu ama maalesef Türk Dünyasına gönül veren bizler onu Türkiye'de de yalnız bıraktık. Kışlağı Horasan, menzili Bakü, yaylası Almatı, sevgilisi Ankara, aşkı Aşkabat, gönlü Taşkent ve Semerkant olan Koca Şair Ergeş Uçgun...Türk Dünyasında, Afganistan’da ve Türkiye'de çeşitli yayın organlarında Türk Dünyası ve Türklük meselelerine ilişkin pek çok araştırma ve inceleme yazıları çıkan Ergeş Uçkun'un, "Yurt Koşugları" adlı bir şiir kitabı Türkiye’de Ötüken Yayınları arasında yayınlandı. Yurt Koşugları şiir kitabı onun şiirlerinin sadece bir kısmıdır. Prof. Orhan Söylemez diğer şiirleri ve yazılarını yayına hazırlıyordu. Düz yazıları da en az şiirleri kadar etkileyici ve önemlidir. Uçkun'un, Türkçe, Arapça, Farsça, Urduca ve Tacikçe şiirleri bulunuyordu. Çok sayıda yayına hazır kitabı bulunan fakat sağlık sorunları nedeniyle artık yazamadığına üzülen Uçkun, yaklaşık on yıldır Mersin'in Silifke İlçesinde yaşamaktaydı. O artık Allah'ın huzurunda. Milletimiz böyle kıymetli evlatları kolay bulmuyor ama çabuk kaybediyor. Şiirini dünyanın her yerindeki Türk’ün okuyup anlayabileceği şekilde yazıyordu. Türk Dünyasına gelmiş ve gelebilecek tehlikeleri onun kadar iyi takip eden ve yorumlayan birini daha tanımadım. Yaşarken kıymetini bilemediğimiz son Dedem Korkut'umuzdu diyebilirim. Keşke internetteki, Yahoo'daki Türk Gazete Topluluğu'nda (TGT) çıkan makalelerini, şiirlerini bir araya getiren biri olsaydı. Bir arzumu ifade etmeme izin verin; Basılmamış şiir ve yazılarının basılması ve adını, hizmetlerini yaşatmak için Adana Toros İlkokulu’na onun adı verilmesi gibi konularda bizlere gayretler düşüyor. Milletimizin başı sağ olsun.

[1]http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=Izbirakanlar&pa=showpage&pid=126

1 yorum:

  1. Kimse bu görevi üzerine almayınca, TGT Topluluğu başta olmak üzere çeşitli ortamlardaki yazı, şiir makale ve mektuplarını acizane bir araya getirmeye çalıştık. Çapandaz 2012'de yayınlandı. (Bengü Yayınları, Ankara, 2012)

    YanıtlaSil