Eskişehir’de yapılan Türk Dünyası Çocuk
Edebiyatı Yayınları Sempozyumu’nda dile getirdiğim “Satranç’ın bir Türk Zekâ
Oyunu olduğu” tezimi kıymetli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. (Üstte Büyük Selçuklu Devleti döneminden kalan satranç taşları bulunmaktadır.)
Satranç’ın Kökeni ülke veya bölgelerle ile ilgili iddialara nasıl bakılmalı?
Satrancın kökeniyle ilgili çeşitli iddialar
mevcuttur. Her iddia için ayrı ayrı şu soruları sormamız gerekir: O ülke
kökenli olduğu hakkında somut belge, bilgi var mı? Çeşitli bilimlerce bu bilgiler
destekleniyor mu? Bu savaş oyununu nasıl, hangi zamanda meydana getirmişler? Değişik
şekilleri o milletlerde, ülkelerde, bölgelerde halen yaşıyor mu? Bugün ne kadar
yaygın? Satranca benzer başka oyunları var mı? Satrancı icat eden millet
savaşçı bir millet mi? Savaş taktiklerinden haberdar mı? Bu kültürü
oluşturabilme şartları nedir?
Satranç’ın
Hindistan’dan dünyaya yayıldığı iddiası
Satranç’ın kökeni ile ilgili temel
iddialardan biri olan bu iddiayı ispatlamaya yetecek kadar bilgi ve belge
yoktur. Bu kadar karmaşık bir oyunu durduk yerde bir Brahman’ın icat edebilmesi
mümkün gözükmüyor. Oyunun bir oluşum dönemi geçirmesi gereklidir. Satranç halen
Hindistan’da yaygın değildir ve satrancın öncülü sayılabilecek ilkel başka bir
çeşidi de yoktur. “Kast sistemi nedeniyle mücadele anlayışından yoksun
kalmış bir toplumun, satranç gibi bir örgütlü mücadele ve strateji oyununu
yaratmış olması, ikna edicilikten çok uzaktadır.” Hintlilerin dini inançlarından
dolayı binlerce yıldır savaşçı değil, barışçı bir millet olduğu bilinmektedir.
Miladın ilk yüzyıllarından beri, yani satrancın bulunuş tarihi olarak verilen
tarihten asırlar önce, Türk Hanedanları Hindistan’a akınlar yapmış, devlet
kurarak hâkimiyet sürmüşlerdir. Savaşçılıktan uzak bir milletin bu oyunu
meydana getirmesi bir yana Türklerden öğrenmiş olmaları daha akla yatkın
gözükmektedir. Çünkü tam bir savaş oyunu olan bu oyunu vücuda getirmeleri
sosyolojik, psikolojik ve dini sebeplerle imkânsız gözükmektedir. Kaynakların
çoğunda Satranç’ın Çaturanga adıyla Hindistan’da ortaya çıktığı yazılıdır.
Hâlbuki bu oyun bugün Hindistan’da Satır veya Satıç’a benzer bir okunuşla ifade
edilmektedir. Bunun sebebi üzerinde durulması gerekir. Acaba Satır veya Satıra,
Çatıra, Çatura şekline dönüştü de Hindistan’da -anga ekini mi aldı? Böyle bir
ek var mı? Bu ekin anlamı nedir? Köke ne katar? Bu ekle birlikte Çaturanga
şeklinde söylenip daha sonra Satır, Şatıç veya Satra’ya mı dönüştü? Bilmiyoruz.
Şimdilik elimizde sadece bu oyuna benzer bir oyunun resmi vardır.
Satranç’ın İran’dan kaynaklandığı
iddiası
Bu iddia, Hindistan
iddiasına benzer şekilde ortaya atılmış bir iddiadır. “Satrançtan söz eden,
Hindistan’daki belgelerden daha eski belgeler de vardır. Bazıları milattan
öncesine işaret etmektedir. Bu belgeler neden yoksanıyor, orasını bilmiyorum
ama, bir tanesi de İran bölgesiyle ilgili. Satrancın İran’da çıktığını
savlayanların bir nedeni, bilinen ilk satranç takımının Özbekistan’da,
Semerkant’ta bulunmuş olmasıdır. O bölge, o dönemde İran’da hâkim olan Sasani
yönetiminde olduğu için, satranç İran’da doğmuştur diyorlar ama orada
yaşayanların Türk olduğundan söz eden yok. Satrancı İran’a dayandıranların bir
diğer nedeni, MS 600 lerde yazılmış bir kaynak. Burada, MS 226 yılında Sasani
devletini kurmuş olan Ardişir’in usta bir satranç oyuncusu olduğu yazılıdır. Bu
da Hindistan’da bulunduğu söylenen belgelerden 300 - 400 yıl öncesi demek.
Sasani devletini kurucusu Ardişir’in babası Babek, Azerbaycan’da bir Türk
kahramanı olarak anılır. Sasani devletine adını veren Sasan, Ardişir’in dedesidir.
İstanbul surlarına kadar ilerleyen Sasani orduları, Kara Doğan adlı bir
komutanın Türklerden oluşan ordusuydu!”
Satranç’ın Eski Mısırdan kaynaklandığı
iddiası
İddianın sahipleri Piramitlerde bulunan
Senet oyunu tahtası ve taşları ile bu oyunu oynayanların resimlerini
iddialarına kanıt olarak göstermektedir. Satranç, Senet oyunundan gelişti,
demektedirler. Hâlbuki bu oyun, mantığı ve oynanışı tamamen farklı bir oyun
olup, satranç oyununa taşlarının şekli ve oyun tahtasının ikili sıra kareli
oluşu dışında bir benzerliği yoktur. Bir oyunun geliştiği söylenen oyuna benzer
bir gelişim göstermesi gerekmez mi? Senet oyunu satrancın öncülü değildir.
Başka bir oyundur. Az çok nasıl oynandığı bilinmektedir. Buna karşılık Satranç, 4000 yıllık bir
Türk oyunu olan Mangala’ya birçok bakımdan benzemektedir.
Satranç’ın Çin ve Truva kökenli olduğu
iddiaları
Çin kökenli olduğu iddiasının Çin’in
Türklerle savaşan bir millet olması ve iç savaşlar dolayısıyla savaş kültürünün
bulunması sebebiyle akla gelmiş olacağı düşünülebilir. Yayılma alanlarına
bakıldığında Çin’le ilgisi olmadığı açıkça görülmektedir. Eski Yunan veya Truva
kökenli olduğu iddiasının da Eski Yunan Medeniyeti’ne Avrupa’nın duyduğu
hayranlıktan doğduğu ve Avrupalıların bu oyunu da her şey gibi Yunanlılara mal edivermek
düşüncesinden kaynaklandığı söylenebilir.
Satranç’ın Turan kökenli bir oyun olduğu
iddiamız
Turan’da birçok iç ve dış istilaların,
savaşların olduğunu ve bu savaş ve işgaller sonucu Turan Medeniyeti’ne dair
birçok maddi eşyanın yok edildiğini biliyoruz. Bu yüzden maddi delil
bakımından, Turan arkeolojisinin bugüne kadar bütün iddiaların aksini ispat
edecek bir bulguya sahip olduğunu söyleyemiyoruz. Ancak başka bulgular
iddiamıza yeterince ispat gücü vermektedir. Bu iddiamıza delillerimiz
şunlardır: 1. Satranç bütün Türk topluluklarında, eğitimli eğitimsiz her
seviyedeki kişilerce çok yaygın olarak oynanan bir oyundur. Mesela; Ankara’nın
Çamlıdere ilçesine gidin kahvelerde satranç oynayan köylüler görürsünüz. 2.
Oyunun bugünkünden daha ilkel birçok farklı çeşidi, Türk ülkelerinde
oynanmaktadır. Tıva’da Satrançın öncülü olan oyunlar Şıdıra veya Şatıra adıyla,
Altay’da Şatra adıyla, halen, oynanmaktadır. 3.
Bu oyunların adları ile Satranç adı arasında dil bilimi açısından çok açık
ilişkiler vardır. Satranç sözü çat-mak fiilinden
gelmektedir.4. Bulunan en eski satranç taşları Semerkant’ta bulunmuştur. 5. Türkler, Satranç gibi bir savaş
oyununu icat edebilecek bir yeteneğe sahiptirler; atı evcilleştirmeleri,
dünyadaki ilk savaş taktiklerinin sahibi ve Çin’e Çin Seddi’ni yaptıran millet
olmaları gibi hususlar bunu göstermektedir. 6. Türkler Satranç’a benzer (taşla
oynanan) başka zekâ oyunlarına da -bol miktarda olmak üzere- sahiptirler. Birçoğu
kendi içinde çeşitli zorluk derecelerine sahiptir. Oyunların bazı özellikleri
birleştirilerek, zorluk derecesi yüksek bir oyun olan satrancı bulmaları yüksek
ihtimaldir. Bilindiği üzere daha sonra da Satranç’ta da çeşitli zorluk
dereceleri oluşturmuşlardır; Timur Satrancı buna örnektir. Benim görüşüme
göre bir buluştaki daha üst seviyedeki değişimi, öncelikle o buluşun sahipleri
gerçekleştirebilir. 7. Batı’da yapılan ve hakkında çeşitli hikâyeler anlatılan
ilk satranç makinesinin adının “The Turc” olması da satrancı Türklerin dünyaya
yaydığını göstermektedir. 8. İtil
havzasında, Semerkant’ta bulunan en eski satranç taşları ve Anadolu’da bulunan
9-10 bin yıllık dünyanın ilk oyun taşları iddiamızın diğer yeterli
delilleridir. Ayrıca Halkbilim verileri de iddiamızı destekler mahiyettedir;
Meşhur buğday tanesi hikâyesi Kırgızistan’da Babür’e atfedilerek
anlatılmaktadır. Bütün bu
bilgilere ilaveten satrancın kaynağı gösterilen veya yayılma güzergâhı olarak
adı geçen bütün ülkelerin Türklerin komşuları olduğunu da söylemeliyiz. Satranç
Araplar üzerinden Avrupa’ya ulaştığı gibi bugünkü Türkiye ve Karadeniz’in
kuzeyinden Avrupa’ya ulaşmış olabilir. Doğu Avrupa’da bulunan ve satranç taşına
benzeyen buluntuların varlığı, Avrupa’da Vezir’in Kraliçe’ye dönüşümü ve Şah’a
veya Kral’a göre konumu bu görüşü desteklemektedir: Bu bilgiler ışığında
Satranç’ın kökeni ile ilgili ortada iki iddia kalmaktadır: 1. Hindistan kökenli olduğu iddiası, 2. Turan
kökenli olduğu iddiası
Bu
iddialardan “Satrancın Hindistan kökenli olduğu iddiası” ancak mevcut olduğu
söylenilen belgelerin ortaya konmasıyla ispatlanabilir. Bu belgeler bulununcaya
kadar, yukarıdaki kanıtlarımıza dayanarak, Satranç’ın Turan kökenli
olduğunu iftiharla söyleme hakkına sahibiz. Satrançla
en üst düzeyde ilgilenmiş olan İskender Altındiş gibi uzmanların görüşü de
bizimle aynıdır: “Benim hiçbir kuşkum yok ki, satrancın bir Türk oyunu olduğu
şu anda birilerince bilinmektedir ve bunun kanıtları, o birilerinin elinde
bulunmaktadır.”
Bkz: KÜÇÜKYILDIZ,
Arslan. Satrancın Atası Türk Zekâ Oyunu Mangala (Günümüzde Çocuk Oyunlarında
ve Oyuncaklarında Yaşanan Değişimler Sempozyumu, 9-10 Aralık 2010, Ankara /
Türkiye)
Sibirya’daki Altay Türkleri’nin Şatra adlı oyunu Satrancın öncülü olan bir Türk Zekâ Oyunudur.
Satrancın öncülü olan bir başka Altay Şatra Oyunu (Altay’da bütün zekâ oyunlarına Şatra denmektedir. Tuva’da Şıdıraa denildiği gibi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder