Arslan
Küçükyıldız
Türk
Ocaklarının bir sanat edebiyat faaliyeti olarak başlayan ve iki yıldır süren
ciddi bir edebi eser eleştiri/değerlendirme kurulu olduğunu düşündüğüm Kuşlukta
Yazarlar etkinliğinde geçen hafta ‘Taşra’dan, Denizli’den bir konuk vardı; Şair
Şerif Kutludağ. Taşra’nın her türlü güzelliği, yetiştirdiği ürünleri, önemli
şahsiyetleri ne yazık ki büyük şehirlerin hay huyu arasında kaybolur, unutulur,
görülmez. Büyük şehirlerinkinden çok daha mühim şeyler birkaç fedakâr insanın
sırtında yürütülür oralarda. O fedakâr insanlar gerçek kahramanlardır. Kıt
imkânlarla gönül verdikleri sevdalarına sessiz sedasız hizmet ederler. Kutludağ
da onlardan biri. Amacı eser değerlendirmek olan Kuşlukta Yazarlar ekibinin işi
doğrusu zordu. Bir yanda değerlendirilecek bir şiir kitabı, diğer yanda bir
gönül adamı; bir memleket aşığı...
Şiir
herhalde Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biri olan söz’ün en
damıtılmış halidir. Şerif Kutludağ’ın “Şiirlerle Denizli” kitabını[1] biraz
da bir şehri en damıtılmış haliyle tanıma fırsatını bulabileceğim için büyük
bir merakla okudum. Gittiğim, gördüğüm, sevdiğim Denizli’yi daha yakından
tanımak istiyordum.
Denizli,
tarihi ve muhteşem tabiatıyla, ürettiği ürünlerle yerli ve yabancı herkesin dikkatini
çeken bir yurt köşemiz. Basında yer almasa da dikkatinizi çekmiştir; Bugünlerde
Denizli’nin Türk tarihindeki önemini daha da arttıran bir keşif de yapıldı. Denizli'nin Bozkurt İlçesi'ne bağlı İnceler Beldesi'nde üzerinde Göktürk
alfabesiyle yazılan yazıların bulunduğu bir kaya bulundu. Yazının, Türklerin Batı
Anadolu’ya İslamiyet’ten önce geldiklerini ortaya koyduğu ve tarih
kitaplarındaki bilgileri değiştireceği söylendi. İşaretlerin çevirisini yapan
araştırmacı Kürşad Baytok, ‘Üç Enenmiş At Aldı’ cümlesinin kayada yer aldığını
ve 8. y.y.’a ait olabileceğini ileri sürdü. Sadece bu haber dolayısıyla bile Denizli
üzerine ne kadar konuşulsa yeridir.
Neyse,
konumuz “Şiirlerle Denizli”. Şair Şerif Kutludağ, her şeyden önce bir gönül
adamı. Gönülleri bir araya getirmeye, o gönüllerle de yurdu yeniden imar etmeye
soyunmuş. Şair, Öğretmen, İdareci, Yazar, Öğretim Üyesi, Gazeteci, Radyocu,
Televizyoncu kimlikleriyle Denizli’ye âşık ve onun için yapılması gereken ne
varsa yapmaya çalışan bir Beyefendi. İyi bir öğretmen, iyi bir dost. Böylesine
zengin bir coğrafyayı şiirlerle anlatmak, tanıtmak; sahipsiz, bakımsız kalmış
bir yurt köşesini şiirlerle ayağa kaldırmak, doğrusu çok zor bir iştir ve Şerif
Kutludağ kanaatimce bu zor işi başarmıştır. Nasıl mı? Denizli Belediyesi’nin
katkılarıyla basılan kitabında Kutludağ, Denizli’yi, şiirleriyle, tarihî, medenî
mirasıyla; Kale içi, camileri, dokumaları, çınarları, servileri, çeşmeleri,
arkları, meydanları, hazireleri, dinlenme köşeleri, pınarları, şelaleleri,
dereleri, Hıdırellez’i, Tugay’ı, Bayramyeri, mektepleri, konakları ile;
kahramanları, Alpları, erenleri, Ahileri, şairleri, müftüleri, anaları ile; horozları,
üç telli sazı, sipsisi, âşıkları, türküleri, ağıtları, destanları, hikayeleri
ile, şehir ve ilçeleri, köyleri... ile tastamam anlatmış.
Bir
Denizli aşığının ağzından, şiir gibi Denizli’yi, şiirle tanımak ayrı bir lezzet
veriyor. Yahya Kemal’deki İstanbul sevgisine benzer bir Denizli sevgisi ile
yazmış Şerif Kutludağ şiirlerini. Kutludağ, eseriyle zannediyorum Türkiye’de
bir şehir için yazılan ilk şiir kitabının sahibi oldu. Denizli’ye güzelleme
şeklinde özetlenebilecek kitap iki bölümden ve tarihi Denizli fotoğraflarından oluşuyor.
Birinci bölümdeki şiirlerde Denizli merkezi anlatılmış. İkinci bölümde de adım
adım Denizli ilçeleri anlatılıyor. Her iki bölümde de sadece Denizli’yi merak
edenlere değil şiiri seven herkese hitap eden çok güzel şiirler var: Kınalar
Yakılırdı, Kelimeler; Güneyce,
Çekirge, Kocaırlantı, Hazireleri
Vardı Denizli’nin, Benim Şehirlerimde, Ümmü Gelin, Karcı Dayı’ya, Ne Çok Anamız
Vardı, Terk edilenler, Bayram Yeri, Delikliçınar Meydanı’nda Çınar Ağacıydım. Bunlar,
edebiyatçılarımızın mutlaka değerlendireceğini düşündüğüm, kalıcı şiirler.
Yine
şu şiirleri de işaret etmeden geçmemek lazım: Halı Kilim İşte Halim, Denizli
Rüyasındayız, Pamukkale Akşamlarıncaydı Duygularım, Bir Eski Kırkbeşlik Çalar, Kolera Vakası,
Der... Pamukkale, Denizli’nin Servileri, Denizli’nin Türküleri, Üç Telli Saz,
Sipsi İle, Kadınlar Pazarı, Bahtiyar Açtım Yare, Denizli’nin Yemek Destanı,
Denizli’nin Horozları, Neler Oldu Denizli’de, Şelale’nin Dili, Ömrüm, Ege’ye
Ata’ya Selam... Her biri çok güzel duygu ve düşünceleri edebiyatımıza taşımış.
Her şiirde farklı lezzetlerle tanış oluyor insan.
Aynalar,
Özüstü’nde Demlenirdi Sohbetler, Kızılcabölük Baharı, Sarayköy, Yatağan’a
Güzelleme, Honaz, Çeşmelerimiz, Güney’den Esti Rüzgârım, Çameli, Bozkurt,
Beyağaç, Bekilli başlıklı şiirlerin de Türkiye’de ilçeler için yazılmış nadir
şiirlerden olduğunu söylemeliyiz.
Şiirlerin
bir kısmının yazıldıktan hemen sonra çeşitli mecralarda yayınlandığını, bu
yüzden de yeterli sürede damıtılmaya bırakılmadığını söylemek istiyorum. Bu da
sevenin sevgisini her vesileyle ifşa etme ihtiyacının bir sonucu olsa gerek. Okuyucu
şiirlerin hepsinden aynı lezzeti almayabilir. Ancak şunu söylemek lazım;
hepsinde buram buram Denizli sevgisi var. Kutludağ’ın gönlü var. [2]
Bir
şiir kitabının bu kadar yüksek bir baskı sayısına ulaşması doğrusu tebrik
edilecek bir konudur. Denizli Belediyesi bu tür yayınlara verdiği destekle
takdir edilecek bir hizmette bulunmuştur.
[1] Şerif Kutludağ, Şiirlerle Denizli, 3. Bsk. Denizli,
Denizli Belediyesi Kültür Yayınları, 2012, 143 sf.
[2] Ayrıca bakınız: http://blog.milliyet.com.tr/serif-kutludag-ve-siirleri/Blog/?BlogNo=370335
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder