Arslan Küçükyıldız
Mehmet Bayrak 2007 yılında "Osmanlı'da Kürt Kadını", daha doğrusu
iç kapaktaki adıyla "Gravür, Fotoğraf ve Kartpostallarla Osmanlıda Türk
Kadını" adlı bir kitap yayınlamış. (Ankara, Özge Yayınları, 240 sf.)
Birinci sınıf bir kâğıda basılmış, ciltli, gömlekli büyük boy kitap. Kitabı ne
yazık ki yeni gördüm. Kitabı elime alıp birbiriyle ilgili ilgisiz birçok konuya
temas ettiğini, hepsinin de ortak noktasının Kürtlere ayrı bir kimlik giydirmek
olduğunu gördüğümde, dikkatlice gözden geçirmeye karar verdim. İlk anda tamamen
propaganda amaçlı, yabancı bir gizli servis tarafından hazırlanıp, "Buyur
bunu kendi adınla bas" denilerek yazarın eline tutuşturulmuş bir kitap
gibi gözüküyordu. Böyle olunca onu değersiz bir kitap diye bir kenara atmak
yerine birşeyler öğrenmek amacıyla okumaya çalıştım.
Kürt kökenli, Kürtleri farklı bir millet olarak gören ve onun kültürünü
yükseltmek amacıyla çalışan samimi bir Kürtçünün, kitabında değil övmesi,
yerden yere vurması gereken konuları Mehmet Bayrak'ın ballandıra ballandıra anlatması
doğrusu onun samimi olmadığını düşündürdü bana. Çünkü sınırları belirtilen bir
konuda bu kadar abuk sabuk iddiayı, tezi bir araya getirmesi onun sadece
bilgisiz değil, maksatlı bir kişi olduğunu ve bu sebeple de bu kitabın
değerlendirilmesi; eleştirilmesi gerektiğini düşündüm. Kitapta kullanılan
bilgilerin neredeyse tamamı ajan olarak Osmanlı döneminde ve Türkiye
Cumhuriyeti devrinde Türkiye'de görev yapan ve çoğu Türklerden ve Kürtlerden
nefret eden yabancı ajanların (1) -ki bunların bir kısmı seyyah, arkeolog,
botanikçi, kelebek avcısı vs. kılığındaydı- kitaplarından devşirilmiştir.(2)
Gömleğin ilk düğmesi yanlış olunca bütün düğmeler yanlış iliklenir, bilirsiniz.
Kaynakçaları incelediğimde Şerif Fırat, Seyit Ahmet Arvasi ve Mehmet Eröz gibi
Kürtler üzerine çalışmış tarafsız yazar ve bilim adamlarından hiç
yararlanılmadığını görmem bu kanaatimin en önemli sebebidir.
Çok kaliteli bir baskı ve cilt içinde sunulan kitap, İngilizce, Türkçe, Kürtçe
yazılmış Giriş bölümü dışında Türkçe ve Kürtçe sunulan altı bölüm ve seçilmiş
Kaynakça'dan oluşuyor. Ayrıca her bölümün sonunda kaynakça var. İngilizce
nedense sadece Giriş bölümünde kullanılmış. Diğer bölümler Türkçe ve Kürtçe.
Bence İngilizce Giriş bölümü kitapta yer almamalıydı. Anlamsız kaldı. Yahut da
kitap üç dilde sunulmalıydı. Bunun sebebini kitabın ilk bölümünü okuyunca
anlıyorsunuz. Birinci Bölüm: Gravür, Fotoğraf ve Kartpostallarla Kürt Kadını,
İkinci Bölüm: Geçmişten Günümüze Kürt Kadını, Üçüncü Bölüm: Maraş Yöresinden
Bir Kürt Amazon Kara Fatma, Dördüncü Bölüm: Gravürlerle Kürt Kadını, Beşinci
Bölüm: Osmanlı ve Batı Fotoğraflarında Kürt Kadını, Altıncı Bölüm: Osmanlı
Kartpostallarında Kürt Kadını.. Öncelikle şunu belirtmeliyim. Ne kitabın adı
doğru konulmuş, ne bölümlemesi doğru yapılmış ne de muhtevası doğru ve sade bir
biçimde işlenebilmiş. Ben Türkçe yazılmış bölümlerde baştan ayağa dil, gramer
ve imla hataları buldum. İyi bir Türkçeci tarafından gözden geçirilmediği
belli. Kitapta işlenmeye çalışılan konular öne çıkmış, dil sorunları göz ardı
edilmiş. Kavram birliği olmayan bir üslup kullanılmış.
Kitap 240 sayfa içinde sunulan İngilizce, Türkçe, Kürtçe Giriş bölümü,
metinler, Fotoğraflar, Gravürler, Minyatürler, Kartpostallar ve Çizimlerden
oluşan resimlerden ve seçilmiş kaynakçadan oluşuyor. Kitabın resimleri
metinleri destekleyici olarak verilmiş gibi gözükse de metinden bağımsız
resimler. Kitapla hiç ilgisi olmayan resimlere rastlıyorsunuz. Kürt kadını ile
de hiç ilgisi olmayan resimlere oldukça sık rastlanıyor. Kitaptaki 216 resmin
her birinin resim olarak bir iletisi ve ayrıca yanında metin olarak da bir
iletisi var. Kitabı bu yüzden metinler ve resimler başlıklarıyla ele almak
gerekir. Metinlerin de çok ciddi bir tenkide ihtiyaç duyduğunu söylemeliyiz.
Kitapta, kitabın başlığında görülen Resim, Gravür ve Kartpostal sınırlaması
yok. Kitapta Osmanlı döneminde yayınlanmış yabancı seyyahların, seyyah ve
arkeolog kılığındaki ajanların ve yazarların eserlerinden olduğu kadar
günümüzde Kürtler hakkında yazılan yabancı eserlerden de yararlanılmış ve bu eserlerden
alınan minyatür, tablo ve çizimler de mevcut. Sınırlama konu açısından da
yapılmamış. Milat öncesine dair resim ve konulara, Amazonlara kadar kitapta her
konu var. Osmanlı dönemi değil tarih öncesinden günümüze Kürtler anlatılmış.
Kitap sadece Kürt Kadınlarını anlatmıyor. Onların nasıl kahraman, fedakâr,
kocasının yanında savaşan, ata binen, hayvanlarına, evine bakan kadın olarak
göstermiyor. Sadece Osmanlı'da Kürt Kadınları değil, Doğu kadınları, Türk
kadınları, Ermeni kadınları, Asur kadınları, Süryani kadınları, Yezidi
kadınları, İran kadınları, Arap kadınları değil Alman, İngiliz, Fransız,
Amerikalı kadınlar da var. Okuyucu, kitap Kürt kadınlarını anlatacak diye
beklerken erkeklerle karşılaşıyor.
Kitapta kadından çok erkek resimleri olduğunu hemen söyleyelim. "Ne var
bunda?" diyebilirsiniz. Var. Kitaptaki erkeklerin çoğu Kürt erkeği değil.
Kürt kadınlarının anlatıldığı bir kitapta Kürt erkeklerinin yer alması daha
uygun olurdu. "Karısının yanında yer almış, sosyal hayattır, birlikte
sunulması doğaldır." derdik. Kitaptaki erkek resimleri, İngilizlerin
"Ortadoğu" dedikleri, İspanya'dan Hindistan'a kadar olan bölgeyi adım
adım dolaşan, bu bölgedeki insanları yakından tanıyarak onları kendi emellerine
göre yönlendirmeye çalışan ajanların resimleri. Kürtler üzerinde çalışan
"büyük" seyyahlar, misyonerler ve "yazar"ların, kısaca
Türkleri ve Kürtleri "Divide and rule" (Böl, parçala; yönet)
ilkesiyle çalışan ülke ajanlarının resimleri, kitapta Kürt kadınlarından daha
çok yer almış. Tabi kadın ajanların resimleri de çok sayıda. Bu resimler
sunulurken, bu kişilerin ajan olduğu belirtilmiyor: "Kürtler üzerine
çalışmalarıyla tanınan", "Kürdistan'a ilişkin önemli bir
seyahatnamenin yazarı olan" vs. şeklinde "yazar" kimlikleriyle
okuyucuya sunuluyorlar. Bu aziz(!) yazarların ajan kimlikleri verilmezken,
arkeolog vb. kimlikleri ihmal edilmiyor kuşkusuz. Kitabın ilk 65 sayfasının
metinlerinin üzerinde bu casusların resimleri var. "Kürtler üzerinde
yaptıkları çalışmalarla tanınan" bu ajanların çoğunun Kürtleri günahı
kadar sevmediği ve sadece gizli servis görevleri gereği Kürt kıyafeti giyip
aralarında yaşadıkları bilindiği halde, hiç bu konulara temas edilmediği gibi
onların Kürt kıyafetleri içinde olmaları "ilginç" bulunuyor, herhalde
bununla övünülüyor. O kadar ki bu rezil casusların birinin fotoğrafının
yanındaki açıklamada fotoğrafta görülen köpeğinin adı da veriliyor. Evet,
aslına bakılırsa o ajanın gözünde Kürtlerin köpek kadar değeri yoktu. Bugün de
o ajanların çabalarının devamı niteliğindeki bir kitapta bunun olmasını doğal
karşılamak lazım. Kürt kardeşlerimin bu kadar aşağılanması benim midemi
bulandırdı.
Kitabın bu yabancı ajanların resimlerinin verildiği ilk bölümünün sayfa düzeni
şöyle: Sayfanın üçte ikisi metin, üçte biri resimlerden oluşuyor. İlk 65 sayfanın
çoğunda sayfaların üçte birinde ajan resimleri sunuluyor. Şimdi düşünelim ve
soralım: Bu insanlar Kürtlerle ilgili çalışmalar yapmış, kitap yazmış insanlar,
doğru ama bunlar ajan. Bunların yazdıkları kendi gizli servislerinin
denetiminden geçen, söylenmemesi gerekenleri söylemeyen (bugün bile yabancı
gizli servislerin Kürtlerle ilgili yazışmaları kamuoyundan gizli tutulmaktadır)
yazılar. Siz bu yazıları aldınız ve kitabınızda kullanıyorsunuz. Olabilir.
Yazılarından bölümler alıp kullanır, yorumlarsınız. Peki niye bu ajanların
resimlerini kitabınınız hem ilk bölümüne, hem de sayfaların üst kısmına üçte
birlik bir orandaki bölüme koyarsınız? Bunu tek bir açıklaması vardır. Bu
kitap, filanca kişiye saygı, falanca kişinin hatırasına vb. şeklinde çıkarılan
bir anma kitabıdır. Hadi açık söyleyelim; İngiliz Gizli Servisinin hazırlattığı
kötü bir propaganda kitabı gibidir ve sanki İngilizler, gelecekteki saha
ajanları için bir nevi el kitabı hazırlatmışlardır. "Bakın, bu bu kişiler
Kürtler üzerinde çalıştı, bundan sonra da siz çalışacaksınız, geldiğimiz nokta
budur, buradan siz devam edeceksiniz" demişlerdir. Kürtler üzerinde
çalışacak ajanlara, geçmişte çalışan ajanlar hakkında yeteri kadar ipucu veren
bir kitaptır. Onların Kürtlere ayrı bir milli kimlik giydirmek, Türklerden ayrı
bir millet haline getirmek için yaptıkları çalışmaları, üzerinde durdukları
konuları özetleyen bir kitaptır: This is Memory book of the agents.
Kürtler üzerinde çalışan ajanlara saygı ve çalışmalarının özeti mahiyetindeki
bu kitabın ilk bölümünde fotoğrafları ve resimleri verilen ajan yazarları
gözden geçirince hakikaten İngiliz Gizli Servisinin bir anma kitabı olduğunu
düşünüyorsunuz: Hanry Layard (sf. 26), Mordtman (sf. 27), Carsten Niebuhr (Sf.
28), Dr. Madden (Sf. 29), Helmut Von Moltke (sf. 30), Arminus Vambery (sf. 31),
Victor Langlois ve eşlik eden (Ermeni) Butrhros Rock (sf. 32), M. Th. Deyrolle
(sf. 43), T. M. Chevalier (sf. 44), Henry Binder (sf. 45), Bayan Bişhop (sf.
46), Henr Rigs (sf. 47), Henry Blocquville (sf. 48), Oskar Mann (sf. 49)
Gertrude Bell (sf. 50), Adela Hanım-Binbaşı Soane (50, 51, 71), Annemarie Von
Nathussius (sf. 53), Olga Moberg (sf. 54)Elin Sunvall (sf. 55), Bayan Gudhart
(sf. 56), Martha Dahl (sf. 57), Ewald Banse (Sf. 58), Major Soane (Binbaşı
Soane demek istiyor, demek ki metin yazarın eline böyle verilmiş.) (sf. 59),
Mark Sykes (sf. 60), Arnold T. Wilson (sf. 61), Binbaşı Noel (sf. 62),
Rawlinson (ve köpeği "George") (sf. 63), Müller (Sf. 64),
Lehmann-Haupt (Sf. 65). Bu kişilerin bazıları Kürt kıyafetleri ile
çektirdikleri fotoğrafları kitaplarına koymuşlardır; bağıra bağıra böyle onları
aldattım demektedirler. Mehmet Bayrak da gururla bu resimleri alıp kitabına
koymuştur. Kürtler açısında önemli bir seyahatnamenin yazarı, Kürt aşiretleri
ile ilgili ilk önemli bilgileri veren, Kürtler üzerine yoğunlaşan yazar,
Doğrudan Kürtler üzerine yoğunlaşan yazar, Kürdistan için önemli bir
seyahatnamenin yazarı vb. şekilde takdim edilen bu ajanların görevi bellidir.
Çok şükür ki bugün bölgeye ne amaçla geldikleri gün gibi biliniyor. Peki
kitabın yazarı ne amaçla bu ajanların resimlerini kitabına koymuş olabilir?
Yalnız başına İngilizce Önsöz, İngiliz hayranlığına biraz fikir veriyor ama
yeterli değil. Kitabın birinci bölümü herşeyi açık edilyor: Siz bir Kürt kadını
kitabı yazacaksınız ama bu kitap başta İngiliz ajanları olmak üzere Kürt
milleti yaratma için çalışan ajanları anma kitabı şeklinde olacak. Bunun başka
bir açıklaması yoktur.
Kitapta Kürtlerle ilgili ilgisiz her konudaki resme, fotoğrafa, yazıya yer
verildiğini söylemiştik. Resimlerin içinde "Kürt hançeri, Kürt Kalkanı ve
Borazanı, Kürt Sabanı, Kürt Filintası" var. Leyla ile Mecnun
Mesnevisinden, Varaka ve Gülşah Mesnevisinden resimler olduğu gibi Busbeck'ten
Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail'e, Milattan önceki Kürtleri yansıtan çağdaş(!)
minyatür portrelerine (1984'lerde yapılmış ve Berlin Sanat ve Tarih Arşivinden
alınmış), Geçmiş çağlarda Mezopotamya'daki Süryanilerde kadın-erkek eşitliğini
yansıtan minyatür portrelere (1970'lerde yapılan), Mazdeizm dininin aşk ve
doğurganlık tanrıçası Anahita'ya kadar ne ararsanız var. Tabi kitapta bazı
resim sahtekarlıkları da yapılıyor: Görenlerin günümüzde yapıldığını anlayacağı
ve herhangi bir günümüz Türkmen kadınının karakalem resmi diyebileceği ip
iğiren kadın resimlerini (sf. 25, 65), keçi sağan Türkmen kadını resimlerini,
herhangi bir Osmanlı veya şark kadını minyatürü diyebileceği minyatür ve
gravürleri Kürt kadını olarak sunma çabası açıkça görülüyor. Kitapta İranlı,
Arap, Ermeni vb. kadınları da Kürt kadınları olarak sunuluyor. Ermeni, Süryani,
Yezidi, Asur kadınların yer alması tamamen yürütülen beyin yıkama faaliyeti ile
ilgili gözüküyor. Sırf göğsünü açıp çocuğunu emzirmesi benziyor diye Cezayirli
bir kadın resmi bile kitaba girmiş. Aynı şekilde Osmanlı dönemiyle hiç ilgisi
olmayan günümüz ressamlarından Rıza Topal'ın köy düğünü tablosu kitapta yer
alıyor. Osmanlı minyatürü İran minyatürü denilerek kullanılmış. (sf. 121)
Avrupalıların "Doğulu Kadın" adıyla çizdiği gravür ve resimler Kürt
resmi olarak sunulmuş (sf. 133, 134) ki bu resimleri görenler onların Harem'le
ilgili resimler olduğunu hemen anlar. (sf. 133, 134) Kafkaslardaki Asur ve Kürt
kadınlarından (sf. 100, 101) , Kayseri'deki Ermeni ve Kürt kadınlarına kadar
her türlü çarpıtma var. (sf. 126) Bir taşla iki kuş: Hiç Kafkaslarda olmamış
Kürtler Ermenilerle yakınlaştırılmış olacak, hem de Kürtlere biçilen yeni
kimlikte Kürtler ve Ermeniler yakınlaştırılmış olacak.
Bu göğsunu açıp çocuğunu emzirme işi önemli. Zira kitabın hemen başında bazı
fotoğraf ve gravürler verilmiş. Bu fotoğraflar sonradan gizli servislerce
birleştirilmiş ve gravür haline getirilmiş. Fotoğrafların ilkinde bir Caf
kadını yanında bir kız, kucağındaki çocuğunu emzirirken görülüyor. (Sf.20)
İkinci fotoğrafta Diyarbakırlı bahçıvanlar görülüyor. (Sf. 22) Ajan ressamlar
bu iki fotoğrafı birleştirmiş ve ortaya şöyle bir gravür çıkmış; beş erkeğin
arasında göğsünü açmış ve çocuğunu emziren bir kadın ve bir genç kız. Müslüman
bir kadının karnı acıkan bir çocuğu emzirmesinden daha tabii ne olabilir. Evet,
bunu yapar Kürt kadınları ama bu şekilde değil. Bir kenara döner ve kendisini
kem gözlerden sakınarak çocuğunu emzirir. Alenen teşhir söz konusu bile
değildir. Bunun böyle olduğunu iddia etmek ve göstermek için Batılılarca bu
gravür yapılmıştır. Peki bu kitapta fotoğrafları kurgulayarak gravürle yapılan
sahtekarlık üzerinde duruluyor, kınanıyor mu? Ne gezer. Bu kitap Kürtlerin
Müslüman kimliği üzerinde durmak ve onun sosyal hayata yansımalarını göstermek
bir yana, Batılıların iddia ettiği ve inşa etmek istediği bir Kürt kadını
kimliği oluşturulmaya çalışılıyor. Müslüman kimliği görünmeyen, Hıristiyan,
Ermeni, Süryani, Yezidi, Asur...'a yakın ama en az bin yıldır etle tırnak
olduğu Türklere uzak; kısaca "Mezopotamyalı" bir Kürt kadını. Bu
amaçla kitapta bırakın Şarkla, Kürtlerle hiç ilgisi olmayan Hıristiyan müzisyen
ikonaları bile kullanılmış. (Sf. 120) "Mezopotamyalı dansöz" (sf.
119) diye sunulan resim de bir Hristiyan Arap veya Süryani olsa gerek. Tabii
1920 yıllarında Dersim'de ajanlık yapan M. Chater'in çektiği resimlerdeki Alevi
kadınların fotoğraflarının verilmesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir
(sf. 95-96): Alevi Kürtler iddiasını sağlam tutmak gerekir, zira günün birinde
Aleviler de Kürt meselesi, daha doğrusu Ermeni meselesi, daha doğrusu Büyük
İsrail için kullanılmalıdır!
Batılıların kafasındaki Kürt kadını onların oryantalist fantezilerine uygun bir
Kürt kadınıdır. Kitap o kadar kötü bir propaganda kitabı ki "Kürt
kadınlarının dansı" diye sunulan resimde sadece bir erkeğin dans ettiğini
görebiliyorsunuz. (Sf. 78) Yoksa çoğu homoseksüel olan İngiliz ajanlarının bir
fantezisi de bu muydu diye düşünmeden edemiyor insan. 1943 tarihli bir desenler
albümünden bir Ermeni tarafından aktarılarak 1987'de Paris'te basılan bir
kitaptan alınan bir resim, bu fantezinin canlı bir örneği: Bir çadırda yalnız
başına bir Kürt kadını ile M. Belin birlikte çizilmiş. (sf. 103) Bu fantazi
Müslüman değil "Gayrimüslim Kürt Kadını"dır. (sf. 102) "Asuri
Kadın" (sf. 101) "Süryani Kız"dır. (Sf. 77) "Ermeni Papazı ve
Kürt kadınları (Sf. 76) Bu fantezinin içerisinde Batılının kolayca
yararlanabileceği bir Kürt kadını yatmaktadır: Göğsü açık, çadırda Hristiyan
bir misafir kabul eden, dans eden... ve Batılıların emelleri için savaşan!
Kırım Harbi'ne katılmak için aşiretiyle İstanbul'a gelen kahraman Osmanlı
kadını Kara Fatma bu maksatla kitapta ayrı bir bölüm olarak işlenmiş, konu
sündürüldükçe sündürülmüştür. Bu maksatla sırf kadınlarının savaşçılığı
dolayısıyla Amazon resimlerine (sf. 108) Perslerle savaşan Kürt kadını
resimlerine yer verilmiştir.(sf. 72) Kitapla arkasına Kürtleri takıp savaşa
giden bir Kürt Kadını tipi oluşturulmaya çalışılıyor. Yazar en sonunda baklayı
ağzından çıkarmış; Batılıların istediği bu bu kadın tipine örnek olarak
kadıngerilla, politikacı ve ana olarak Leyla Zana'yı göstermiş...(sf. 87)
Burada şunu sormak gerekir: Bir devlet kendisini yıkmak isteyen terör örgütünü
kutsayan bir kitabı nasıl olur da destekler? Bu devletin hiç mi kültür siyaseti
yoktur? Bu ne biçim hamakattır? Bunun suçluları kimlerdir?
Kitapta 52 adet meşhur Kürt kadınının da listesi veriliyor. 20 bin beyitlik
divan ve tarih sahibi bu kadınları neden sadece yabancılar biliyor da Kürtler
tanımıyor, merak ettim doğrusu. (Sf.88-91)
Kitapta en çok dikkatimi çeken konulardan biri de Caf Aşireti lideri Adela
Hanım ile İngiliz ajanı Soane'nin ve eşinin fotoğrafları oldu. Bu fotoğrafların
açıklamasında ajan Soane bir yazar olarak takdim ediliyor. Bir başkasında
diplomat olarak. Kaynaklardan da görülebileceği gibi adam usta bir istihbaratçı.
Onu "birçok kez kabul eden" Adela, ki kitabın bazı yerlerinde Adile
denilmiş, bu adamla ve karısıyla birçok kez buluşuyor. Kitapta bu Adela Hanım
aşiret yöneten, örnek, aydın ve modern bir Kürt kadını olarak sunuluyor.
Hâlbuki bu mesele çok açık: Adela Hanım bir İngiliz casusuydu, Caf aşireti
yöneticisinin yanına onun karısı olarak sokuldu. Günü gelince ortadan
kaldırılan ağanın yerine geçen Adela Hanım aşireti bir Kürt kimliğiyle idare
etti. Fotoğraflardan da bu durum belli olmaktadır. Adela Hanım gayet rahat,
kılık kıyafetiyle oturuşuyla tam bir İngiliz'dir. Benzer şekilde İngiliz kadın
ajanları Vehhab'ın yanına, Mekke Şerifi'nin oğlunun yanına onun karısı olarak
sokulmuşlardır. (Bakınız: H.R.H. Prenses Misbah Haydar. Arabesk. Çev. Celal
Kapkın, Yaprak Yayınları, İstanbul, 1991, 390 sf.) İngiliz, bir yandan Şerif
Hüseyin'i Osmanlı'ya isyan ettirmiş, bir yandan da isyanı bastırmak için
İstanbul'dan gönderilen Mekke Emirinin oğluna ajanını karı yapmıştır.
İngilizlerin şeytanlıklarından biri de Adile Hanım olarak Caf aşiretine sokulan
Adela Hanım'dır. Eh İngiliz casuslarına saygı armağanı olarak hazırlanan bir
kitapta tabii ki onun resimlerine boy boy yer verilecektir. Ama ihanetle mi,
gafletle mi bu eseri yazdığını bilmediğim yazar Mehmet Bayrak, hiç kimsenin, bu
Soane kim, o bölgede, bu hanımla defalarca görüşecek ne işi vardı, diye sormayı
akıl edeceğini düşünememiş. İddialarını dayandırdığın eserler Kürtleri farklı
bir millet oldukları için değil, acaba bu halkı yakından tanırsak onu bu
coğrafyadaki emellerimiz için nasıl kullanabiliriz diye düşünülerek yazılmış
eserlerdir.
Kitabın fotoğraf albümü olduğunu düşünmeyin. Kitap içindeki metinleri ve
propagandaları desteklemek için resimli basılmış. Fırsat bulursam bu
hayâsızlığı da dikkatinize sunmak isterim ama metinleri bir Müslüman kardeşimiz
çıkıp değerlendirirse sevinirim. Müslüman kimliğiyle dolaşan Kürt kardeşlerimiz
bu metinlere benden daha fazla ilgi duyacaklardır. Zira bu metinlerde yukarıda
söylediğim gibi Müslüman bir Kürt kadını değil, Hıristiyan'a; Ermeni'ye,
Süryani'ye' Yezidi'ye, Mazdeki'ye benzer bir Kürt inşa edilmeye
çalışılmaktadır. Kitabın metin kısmında adı geçen kaynaklar tarihten günümüze
yabancı ülkelerin içimizde nasıl cirit attıklarını göstermesi açısından tek tek
ele alınması gereken eserlerdir.
Kitabın hangi yönüne bakarsanız bakın kötü bir propaganda kitabı olduğu
görülüyor. Bana göre bu kitap Kürt kadınını ve Kürtleri hiçbir şekilde
anlatmıyor. Bu konularda çalışma yapacak olan genç araştırmacılar bu
topraklarda doğmuş, meseleleri bilen, ilmi tarafsızlığı olan eserlere müracaat
etmelidir; ajanların eserlerindeki saçma sapan oryantalist hayalleri değil,
gerçekleri yazmalıdır.
Çok düşündürücü bir husus var: Osmanlı ve Türkiye neden başka devlet ve
milletlerle, onların ezilmiş kesimleriyle, onların içinde yaşayan küçük
halklarla ilgilenmemiştir. Neden aydınlarını seyyah olarak gönderip rapor
istememiştir? Neden yüzlerce, hatta binlerce ajan kendi topraklarında cirit
atarken göz yummuştur. Neden kendi topraklarını yabancı arkeologların(!),
botanikçilerin(!)... araştırmasına izin vermiştir. Kendisi neden Kürtleri
incelememiştir de yabancıların onları incelemesine, onlara soy sop, kültür,
din, kılık kıyafet ve kültür biçmesine fırsat vermiştir?
Her türlü saçmalığına rağmen, kitabın bir büyük, bir de küçük bir hizmeti var!
Kürtler üzerinde çalışan bütün ajanları açığa çıkarması büyük hizmet. PKK
tarafından giyilen ve Kürtlerin milli kıyafeti olarak sunulan tek renkli
kıyafetin, Kürt kadınları böyle giyinirdi denilerek Kürt kadın kıyafeti olarak
sunulan tek renkli kıyafetin Kürt milli giysisi olmadığını bu kitaptaki
resimler gösteriyor. Bu da bir şeydir.
Kitabın Kültür ve Turizm Bakanlığınca satın alınarak kütüphanelere
dağıtıldığını söylemeden geçemeyeceğim. İngiltere'nin para vererek yaptırması
gereken bir işi; kendi bindiğimiz dalı kestiğimizi, Kürtleri Türklerden,
Müslümanlardan ayırmaya, onlara Hıristiyan, Mazdeki, olmadı Ateist kimliği
giydirmeye çalışan bir kitabı Türk Devletinin bir bakanlığı destekleyecek; bu
birinci sınıf kağıda basılmış, ciltli ve renkli resimli kitabı satın alıp gelin
beni yıkın, bölün, parçalayın diyecek. Bu ahmaklığa hangi vatan haini izin
verdiyse ortaya çıkarılması gerekir. Kitap 2007'de basıldığına göre öncesinde
ve sonrasında buna benzer yabancı hangi gizli servislerin kitaplarının Kültür
ve Turizm Bakanlığınca satın alınarak desteklendiğini de bilmek hakkımız diye
düşünüyorum.
"İyi de kardeşim sana ne bunlardan. Kürtler ister kendi çabalarıyla
buldukları kimliğe, isterlerse kendilerine yabancılarca biçilen bir kimliğe
sarılsınlar. Sana ne bu kimlikten. Bu kimliği oluşturanların ajan olup
olmamasından, Hıristiyan olup olmamasından sana ne!" denilebilir. Doğru.
Ama bir de bilim denilen bir şey var. Siz çoğunluğu Müslüman bir halkı
Hıristiyan gibi gösteremezsiniz. Müslüman mahallesinde salyangoz satamazsınız.
Benim Müslüman olmayan Kürtlerle bir alıp veremediğim bir konu da yoktur. Her
halkın kültürüne saygım vardır ama tarihi gerçeklerle bu kadar oynayamazsınız.
Bunu da benim verdiğim vergilerle benim gözümün içine baka baka yapamazsınız.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, bilmiyor musunuz?
Özetlemek gerekirse Mehmet Bayrak'ın kitabı katlanmış bir rezalettir. Bu
rezaletin sahibi olarak ortaya çıkıp bu kitabı ben yazmadım, bana hazır geldi,
ben birkaç ilave yaptım, paraya ihtiyacım vardı yahut şu zaafımdan dolayı kabul
ettim, kitabın parasını verdikleri gibi üste devletten de para aldım, ona da şu
kişiler vesile oldu derse biraz olsun kendisini affettirebilir. Yoksa bu kitap
hem Türk edebiyatı, kültürü ve sanatı açısından, hem de konu ettiği
Kürt edebiyatı ve sanatı açısından yüz karasıdır. Aklı başında
Müslüman Kürtler kitabı incelemeli ve bu kitapla Kürtler üzerinde oynanmak istenen oyunları
açığa çıkarmalıdır.
Dipnot:
1. Kitapta Kürtler üzerinde yaptıkları çalışmalarından dolayı övgüyle
bahsedilen İngiliz ajanları Türklerden ve Kürtlerden nefret ediyordu.
"Fitzmaurice Türkçeyi mükemmel konuşuyordu... Türk ve Kürtlerden nefreti
ileri seviyedeydi. Aubrey Herbert, kendisine Kürtleri övmeye başlayınca sözünü keserek
şunları söyledi: "Evet. Eşi bulunmayacak insanlar. Silahsız köylülere
onlardan başka kimse saldırmaz" (H. V. F. Winnstone. Ortadoğu Serüveni
1898-1926 yılları arasında Ortadoğu'daki Siyasi ve Askeri İstihbaratın Öyküsü.
İstanbul, Risale Basın Yayın, 1999, sf. 21)
2. Yukardaki dipnotta geçen ve muhtemelen İngiliz Gizli Servisince hazırlanan
kaynakta, sözünü ettiğimiz bu ajan yazarların çeşitli kılıklarla sahaya gidip
yaptıkları istihbarat çalışmaları, üstü örtülü bir şekilde, kibarca
anlatılmıştır. Merak edenler Hıristiyan rehberler eşliğinde
"Mezopotamya"da "Kürtler üzerine" araştırma yapan bu
"yazar"ların, mesela Gertrude Bell'in maceralarına göz atabilirler.
[1] Kültür Bakanına Açık Mektup olarak kaleme alınmıştır: http://arslanevi.blogspot.com/2016/01/osmanlida-kurt-kadini-yahut-kurtler.html
http://cezmyurtsever-osmanldevleti.blogspot.com.tr/2011/04/osmanlinin-cokusunu-hazirlayan-ingiliz.html
YanıtlaSilhttp://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1657
YanıtlaSil(ARALARINA BAZI KATILMADIĞIM GÖRÜŞLER SOKULMUŞ OLSA DA GENEL HATLARI İLE DOĞRU TESPİTLER)
https://www.facebook.com/notes/biz-osmanliyiz/batinin-islami-yok-etme-projesi-osmanli-d%C3%B6neminde-uygulanan-b%C3%BCy%C3%BCk-plan-okuokutpa/10150232507017812/
Silhttps://ismailhakkialtuntas.com/2015/01/16/somuru-ajani-ingiliz-misyonerleri/
Silhttp://www.yeniakit.com.tr/haber/abdulhamidin-ingilizlere-kurdugu-bir-asirlik-oyun-88343.html
YanıtlaSilhttps://prezi.com/8m1kv7e9gtku/osmanli-tarihi-ni-etkileyen-kadin-ajanlar/
YanıtlaSilhttp://www.islamidavet.com/2013/05/31/suriye-ordusunun-oldurdugu-2-ingiliz-ile-fbi-ajan-kadini-islami-gorunumlu-medya-ise-bu-ajanlari-guya-yeni-musluman-olupta-cihada-katilanlar-yalanini-uydurdular/
YanıtlaSilhttps://www.isvecgundemi.com/dunya/ingiliz-ajan-kadin-kara-carsaf-icinde-yakalandi-h4808.html
SilAJAN OYUNLARINA DEVAM; https://tr.sputniknews.com/avrupa/201703141027629721-davayi-kazandi-turbani-cikardi/
YanıtlaSilhttps://tr.sputniknews.com/yasam/201602221021041658-shazia-mirza-isid/
Silhttp://www.pusulahaber.com.tr/kadin-ajanlar-509414h.htm
YanıtlaSilhttp://www.yenisoz.com.tr/cemaleddin-esedabadi-afgani-ingiliz-ajani-miydi-haber-22317
YanıtlaSilhttp://www.hurriyet.com.tr/osmanli-istihbarat-teskilati-ingiliz-elcisinin-israriyla-kuruldu-6102121
YanıtlaSilhttp://devlet.com.tr/makaleler/yazi/187/BIR_MUZIR_KITABIN_ANATOMISI.html
YanıtlaSilhttp://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=1094
YanıtlaSilhttp://www.kitapyurdu.com/kitap/kurdoloji-yalanlari/258983.html&manufacturer_id=12195
YanıtlaSilhttps://skyturkvngenc.wordpress.com/2009/08/09/turkiye%E2%80%99de-kurt-isyanlari/
YanıtlaSilhttps://ismailhakkialtuntas.com/2014/12/30/saraydaki-casus-gizli-belgelerle-abdulhamid-devri-ve-ingiliz-ajani-yahudi-vambery/
YanıtlaSilhttp://www.anadoluplatformu.org/dosyalar/109
YanıtlaSilhttp://psi424.cankaya.edu.tr/uploads/files/Simsek,%2018%20ve%2019%20YY'da%20Orduda%20Islahat.PDF
YanıtlaSilhttps://www.facebook.com/664733860205084/posts/3780752068603232/?d=n
YanıtlaSil