ANKARA'DA
OYNANAN KÖÇÜRME OYUNU / KÖÇÜRME (MANGALA, MANKALA) PLAY İN ANKARA
Arslan
Küçükyıldız
Özet
Ankara, halkbilim açısından çok
zengin olmasına rağmen geleneksel çocuk oyunları açısından henüz yeterince
değerlendirilememiş bir bölgedir. Çocuk oyunlarımızın içinde oynanan ve satranç
kadar önemli bir oyun olduğu belirtilen Kuyu, Eme, Emen, Melle, Hane, On Sekiz
Taş oyunu gibi adlarla bilinen zekâ oyunumuz Ankara civarında da oynandığı
halde unutulmaya yüz tutmuş bir çocuk oyunudur. Yetişkinler tarafından da
oynanmaktadır. Ankara’da da nadiren rastlanmıştır. Oyuna yeterince ilgi
gösterilirse yeniden canlandırılması mümkündür. Bildiride oyun hakkında bilgi
verilecek, Türklerde çocuk eğitiminde kullanılan ve Avrupa'da okullarda
matematik ve coğrafya derslerine yardımcı ders olarak okutulan bu oyunun
Ankara'daki durumu değerlendirilecektir.
Ankara is a very rich area in terms
of folklore but it is not evaluated sufficiently for
traditional children's games . There are some intelligence games,
sourced from Mangala, as important as chess, named as Kuyu, Eme, Emen, Melle,
Hane, On Sekiz Taş which are almost forgotten
although they used to be played around Ankara. They were widely played
by elders also. Reviving these games is possible with a special focus. In this
paper we try to summarize Mangala which is also used in children education in
Turkey and used as a supporter tool in Maths and Geography lessons in Europe
Anahtar
Kelimeler: Köçürme,
Mangala, Mankala
ANKARA'DA
OYNANAN KÖÇÜRME OYUNU / KÖÇÜRME (MANGALA, MANKALA) PLAY İN ANKARA
Ankara, Türkiye Cumhuriyetinin
kurulduğu şehirdir. Cumhuriyetimizin maddi ve manevi zenginliği, kurulduğu
bölgedeki Osmanlı, Selçuklu ve önceki Türk devlet ve yönetimlerinin bakiyesi
olması ve başta bu bölge halkı olmak üzere Türk Milletinin verdiği destekle
oluşmuştur. Başkent Ankara’yı besleyen en önemli kaynak bölgelerin başında da
beylik merkezleri olan Beypazarı, Ayaş, Kızılcahamam ve Kazan gibi yerleşim
yerleri gelmektedir. Ankara, yeni bir yönetime başkent olabilmişse bunu, hiç
şüphe yok ki bölgedeki Türk varlığının bütün güçleriyle yeni yönetimi
desteklemesine borçludur. Ancak Balkan Felaketi ve Yemen, Kafkasya, Çanakkale,
Kurtuluş Savaşları gibi milletin vermek zorunda kaldığı mücadele bazı manevi
varlıkların gelecek nesillere aktarılmasında kesintiler doğurmuştur. Türk
Milleti, bu hengâmede Çocuk Oyunlarına da yeterince ilgi gösterememiş, ihmal
etmiştir. Makalemizde bu ihmal neticesinde unutulan “Köçürme”[1] oyununun Ankara’daki
durumundan söz edeceğiz.
Öncelikle Köçürme Oyunu nedir,
nasıl bir zekâ oyunudur, nasıl oynanır, çeşitleri nedir? Sorularına kısaca
cevap vermek gerekir. Oyun, Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat’it Türk’de sözünü
ettiği Satranç’a benzeyen, satrancın atası olan zekâ oyunlarımızdan Köçürme Oyunu
(Göçürme Oyunu) binlerce yıllık bir Türk Zekâ Oyunu’dur. Oyunun 4000 yıllık bir
taşı Kazakistan’da Dastarbaşı’nda bulunmuştur. Türklerden Araplara Mangala
adıyla, oradan da dünyaya Mangala, Mankala, Mancala adıyla dağılmıştır. Bütün
unutulmuşluğuna rağmen dünyadaki en zengin Köçürme oyun çeşitliliği Türkiye’de
ve Türk Dünyası’ndadır. Belli sayıdaki karşılıklı küçük kuyulara, belli
sayıdaki taşların birer birer sırayla göçürülmesi, dağıtılmasıyla oynanan ve
eldeki son taşların bırakıldığı kuyudaki konumuyla rakibe üstünlük kazanılan
bir oyundur. Kuyulardan taş göçürme, aktarma oyunları da denilebilecek Köçürme
Oyunu çok geniş bir oyun ailesidir. Yüzlerce değişik adla ve onlarca kuralla
oynanan çeşitleri vardır.
Dünyanın 17. yüzyılda Türklerden
öğrendiği, bizim uzun süre unutulmaya terk ettiğimiz, son yıllarda ülkemizde
yeniden hatırlanmaya başlayan Köçürme Oyunları, sadece zaman geçirmek isteyen
çobanların değil, her yaş ve seviyeden insanın zevkle oynadığı bir zekâ
oyunudur. Geleneksel kuyu ve taş oyunlarımızdan farkı, yine kuyu ve taşlarla
ama hesaba dayalı olarak oynanan bir zekâ oyunu olmasıdır. Satranç gibi hesap
ve mantığa dayalı yüksek seviyede bir zekâ oyunu olması dolayısıyla diğer zekâ
oyunlarından ayrılır. Temini çok kolay olan oyun malzemeleriyle, her mevsim
kapalı veya açık mekânlarda; kışın evde bir tabla veya kâğıt üzerinde, yazın
kırda kuyularla ve taşlarla oynanabilecek; kız-erkek her yaştaki çocuğun ve
büyüklerin, birlikte veya ayrı ayrı oynadığı, çeşitli seviyelere hitap eden bir
oyundur. Bir oyun tahtası veya çizimi üzerinde veya yerde açılan küçük
kuyularda taş, tohum, fasulye, mısır vb. taneleriyle oynanır. Genellikle iki
kişi ile oynanır ama daha çok kişiyle, toplulukla da oynanabilen türleri
vardır.
Türk
Çocuk Oyunları’nın bir kısmı oynayanları daha zor soyut zekâ oyunlarına
hazırlar. Bir kısmı da, bir oyun tahtası veya çizimi üzerinde oynanan ve
doğrudan soyut zekâya hitap eden oyunlardır. Üç Taş, Dört Taş, Dokuz Taş, Oniki
Taş, Onaltı Taş, Kurt Koyun, Köçürme Oyunu çocuklarımızı en gelişmiş zekâ
oyunumuz olan Satranç’a hazırlayan oyunlardandır. Türkler, geliştirdikleri
oyunlardan edindikleri tecrübelerle yeni oyunlar bulmuşlar, dünyanın en
gelişmiş zekâ oyunu olan Satrancı icat etmişlerdir.
Dünyanın
oynadığı büyük zekâ oyunlarının çoğunda da Türklerin damgası vardır. Zekâ
oyunlarına önem veren milletimiz, satrancı çok seven Babür, Timur, Yavuz ve
Atatürk gibi cihangir dahiler, Ali Şir Nevai gibi şairler yetiştirmiştir.
Bunlardan Emir Timur, mevcut satranç tahtası düzenini ve oyuncularını
beğenmeyip, kendi zekâ seviyesine uygun, üç sıra oyunculu, on+bir kareli bir
satranç tahtası ve satranç türü icat etmiştir. Timur Satrancı, halen internette
büyük merak konusu olmaya devam etmektedir. Satranç, zekâ ve derin düşünce
oyunlarının hakanı ise, Köçürme da veziridir diyebiliriz. Bu oyunun
olabildiğince derinlemesine açıklanması, diğer oyunlarımızın kavranmasını da
kolaylaştıracaktır.
Oyundaki kuyu ve taş sayısı,
kurallar, ülke ve yörelere göre değişmektedir. Birbirine küçük farklarla
benzeyen bu oyunların oluşturduğu oyun ailesine genel ad olarak Dünyada
Mangala, Mankala veya Mancala denilmektedir ve bu ad belirttiğimiz gibi Türklerden
öğrenilmiştir. Oyunun Türklerdeki bilinen en eski adı Köçürme idi.
Köçürme(Göçürme), dupduru bir Türkçe addır. Tarihi edebi metinlerimizde Köçürme
adı geçmekte ve göçürme, göç ettirme, aktarma anlamında kullanılmaktadır.
Dünyanın en eski ansiklopedik sözlüklerinden biri olan Divan-ı Lügat’it Türk’de
bir oyun adı olarak karşımıza çıkmaktadır.[2] Oyun için Kaşgarlı Mahmut:
"Ondört adı dahi verilen bir oyun. Yerde kale gibi dört çizgi çizilir,
sonra ona on kapı yapılır. Fındık ve fındığa benzer şeylerle bu kapılar
üzerinde oyun oynanır." demektedir. 1690’larda Osmanlı ülkesini gezen
seyyahlar, oyunu Arapların yaşadıkları yerlerde görüp aktardıkları için[3] oyunun kaynağı olarak
gösterilen Araplar ise oyunu Türklerden öğrenmişti; Köçürme adının Arapçasını
kullanıyorlardı. Oyunun, Göçürme adıyla, Ankara Kazan ilçesi Uçarı Köyü’nde Kaşkarlı
Mahmut’un Divanında bahsedildiği gibi oynandığını tespit ettik. Bildiğiniz gibi
k-g dönüşmesi ile Köçürme Göçürme aynı anlamdadır. Köçürme adı Göçek, Göç,
Göçme, Göçmec, Göçmeci Emen, Göçmecik, Göçme Yalak, Göçtüm Göç, Göçük, Göçün… şeklinde
değişime uğramış, oyunun gelişimiyle zaman içinde yerini diğer adlara
bırakmıştır.
Biz 1993 yılından beri yaptığımız
çalışmalar neticesinde bu oyunun Türk dünyasında ve Türkiye’de 223 adla,
oyunlara göre değişen 150’den fazla kuralla, farklı taş ve kuyu sayısı ile
oynandığını tespit ettik. Daha önce yapılan derlemelere ilave olarak 191
kişiden 116 oyun derledik. Önceki derlenmiş oyunlardan ve kendi derlemelerimiz
olan 169 oyundan Köçürme oyunlarındaki kural zenginliğini ortaya çıkardık. Köçürme oyununun türlerini ve kurallarını
tespit ettik: [4]
KÖÇÜRME
OYUNU TÜRLERİ
Türk Dünyasında yüzlerce değişik
Köçürme oyunu oynanmaktadır. Bu oyunları kabaca bir tasnife tabi tutmak
gerekirse bir sınıflama mümkündür; Köçürme Oyunları aşağıdaki temel özelliklere
göre çeşitlenmektedir:
1. KUYU SAYISINA GÖRE (2-Sınırsız): 2 kuyu
ile oynanan oyunlar olduğu gibi sınırsız kuyu sayısı ile oynanan oyunlar da
vardır.
2. TAŞ SAYISINA GÖRE (3-Sınırsız): 3 taşla
oynanan oyunlar olduğu gibi sınırsız taşla da oynanan oyunlar vardır.
3. OYUNCU SAYISINA GÖRE (2-Sınırsız): 2 kişi
ile oynanan oyunlar olduğu gibi sınırsız oyuncu ile de oynanan oyunlar vardır.
4. TAŞ ALMA KURALLARINA GÖRE
(1-Sınırsız): 1 kuralla oynanan oyunlar olduğu gibi iki veya
sınırsız kuralla oynanan oyunlar da vardır. Ayrıca oyuncular kuralları
geliştirip değiştirebilirler.
5. BAŞLAMA ve OYNAMA YÖNÜ (Sağ / Sol;
Saatin Tersi-Saat Yönü ve Her Yön): Saatin tersi yönüne, sağa doğru oynanan oyunlar
olduğu gibi saat yönünde, sola doğru oynanmaya başlayan, oynanmaya devam edilen
oyunlar ve oyun içinde oyuncuların istediği yöne oynayabildiği oyunlar vardır.
- İLK
KUYUYA TAŞ BIRAKMA / BIRAKMAMA: Bazı oyunlarda her oyuncu, oyun sırası
kendisine geldiğinde, taşları aldığı ilk kuyuya bir taş bırakmaz; bazı
oyunlarda ilk kuyuya bir taş bırakır. Bazı oyunlarda ilk elde bir taş
bırakılır, sonraki el değişmelerinde bırakılmaz.
7. BAŞLAMA KUYUSU (İlk Kuyu / Son
Kuyu): Bazı oyunlarda oyuncuların oyuna başlama kuyuları; kapıları
bulunmaktadır. İlk kuyu, son kuyu gibi. O kuyu dışındaki kuyulardan oyuna
başlanamaz. Bazılarında ise istediği kuyudan başlanır.
8. SIRA SAYISINA GÖRE (1-Sınırsız): Bazı
oyunlar tek sıralıdır. Bazı oyunlar iki sıralıdır. Bazı oyunlar da daha çok
sıralıdır.
9. ÖZEL KURALLARA GÖRE: Bazı oyunlarda şaşırtıcı özel kurallar bulunur ve
oyun bu kurallara göre oynanır.
KÖÇÜRME
OYUNU KURALLARI
Oyunları bu şekilde özet halinde sınıflandırdıktan
sonra tespit edebildiğimiz oyun çeşitlerinden çıkardığımız oyun kurallarına göz
atalım. Kuralların açıklamasını sade bir şekilde yapmaya gayret ettik ve her
kural için bir oyun adı vermekle yetindik. Aşağıdaki temel kuralların da kendi
içinde çeşitlendiği görülmektedir. Makalenin hacmi açısından bunlara yer
verilememiştir:
1.
BOŞ
KUYU: Son taşın boş bir kuyuya düşmesiyle oluşan durumlara göre taş kazanılması
esasıdır.
2.
TEK
YAPMA: Son taşın düştüğü kuyudaki taşların sayısını tek sayılı yapma (Göçmecik) Bu tek sayı 3, 5, 7, 9 olabilir.
(Fotik Taşı)
3. ÇİFT YAPMA: Son taşın
düştüğü kuyudaki taşların sayısını çift sayılı yapma.
4. SAYI TAMAMLAMA:
Son kuyuda belli bir sayıyı tamamlama. Son taşın konulduğu kuyuda belirli sayıda taş olunca
(3, 4, 5 ) taş alma. (Türetilmiş Mangala, Ev Göçmeni vd.)
5.
GEÇERKEN ALMA: Dağıtma
sırasında (dağıtma sonlanmadan) kendi tarafındaki bir kuyuda taş sayısı belli
bir sayıyı bulunca taş alma. Son taş öncesinde de, dağıtım sırasında taşlar
belli bir sayıya (3, 4) ulaşınca (son kuyudan önceki kuyulardaki) kuyu hangi
oyuncuya aitse onun taşlarını alma. (Ev Göçmeni, Guyu)
6. KAZANA
TAŞ BIRAKMA: Dağıtma sırasında, kendi kuyularına taşları
dağıttıktan sonra artan taşları rakibin tarafına dağıtmaya geçmeden kendi
kazanına, hazinesine de taş bırakma suretiyle taş alma. (Türetilmiş Mangala,
Hane, Kuyular)
7. SIRALI: Oyunda 1. Elde çiftleme, 2.
Elde üçleme, 3. Elde dörtleme yapılarak taş alınabilir: (Guytucuk)
8. YANLIŞ HAZİNE / YANLIŞ KUYU: Yanlışlıkla
rakip oyuncunun hazinesine veya özel kuyusuna taş bıraktığında cezalanma; rakip
hanesine yanlışlıkla taş bırakıldığında taşın rakibin olmasıyla taş alma. (Kuy
Taşı).
9. KAZANA DÜŞEN SON TAŞ: Bazı
oyunlarda Kazan’a eldeki son taş bırakıldığında, hamle hakkı devam eder.
10. İLK
KUYUYA TAŞ BIRAKMAYI UNUTMA: Rakip ilk çıktığı kuyuya taş bırakmayı
unuttuğunda 1 taş alınması. (Göçmecik, Kuy Taşı 2)
11. YANLIŞ
HAZİNE / YANLIŞ KUYU: Yanlışlıkla rakip oyuncunun
hazinesine veya özel kuyusuna taş bıraktığında cezalanma; rakip hanesine
yanlışlıkla taş bırakıldığında taşın rakibin olmasıyla taş alma. (Kuy Taşı)
12.
KALE: Kale kuralıyla kuyu kapamalarda kuyuya düşen her taşın sahibinin
olmasıyla, kaleleri zapt etme yoluyla taş alma; Son taşın düştüğü kuyudaki taş
sayısını belli bir sayıya ulaştırma durumunda (3, 4, 5) o kuyu rakibin kalesi
olur ve o kuyuya bırakılan her taş rakibin olur.
11.
BİTEN ÇUKUR: Taşların dağıtılması sırasında son taşın düştüğü
kuyudaki taşları alma. (El Taşı, Göçtüm Göç)
12.
YIĞMA: Taşları
kendi tarafında toparlama, yığma; Bütün taşların bir kuyuya toplanması (Ev
Göçmeni’nin bir çeşidi) Bazı oyunlarda taşlar seçilen kuyuda toplanmaya
çalışılır. (Guycuk)
13.
OYUN BİTİRME HAMLESİ: Bir oyunda rakibin kuyularındaki taşlar çift
yapılarak veya arkasındaki kuyuları da çift yaparak bir anda alınırsa oyuncu
yenilir, oyun yeniden başlar. (Göçün)
KÖÇÜRME OYUNLARINDA ÇEŞİT ZENGİNLİĞİ
Görüldüğü gibi oyunlarda ve
kurallarda çok zengin bir çeşitlilik söz konusudur. Bu çeşitliliğin iki temel
sebebi vardır: İlki, Türk Zekâ Oyunları’nın en önemli özelliği, oyunların,
hatta her bir oyunun, çok sıradan bir düzeyden, çok karmaşık bir düzeye doğru
çeşitlenmesi, zorlaşması, zenginleşmesidir. Bu da Türklerin meseleleri kolayca
çözüveren zekâsını açıklamaktadır; çok küçük yaşlarda büyüklerinin oynadığı
zekâ oyunlarıyla tanışan Türk çocukları, onlardan bu oyunların kendi seviye,
yaş ve ilgi alanlarına göre olan çeşitlerini öğrenirler. Kendileri de bir
oyunun, sıkıldıklarında daha karışık olanını icat ederler. Tesadüfler ve
imkânsızlıkların da bunda rolü vardır. Oyunların, en küçük yaşlara hitap edeninde
bile farklı bir oynayış şekli bulunmaktadır. Oyunlar, ya oyun tahtasındaki kuyu
sayıları, ya oynanan taşların sayısı azaltılıp çoğaltılmak suretiyle veya
kuralları az çok değiştirilerek, her seviyeye göre, fazlasıyla
çeşitlendirilmiştir. İkincisi de Türk topluluklarının, Oğuz boylarının göç
yolları ve yerleşimiyle, Türk iskân siyasetiyle ilgisidir. Türk boyları bugünkü
Türkiye’ye yerleştirilirken her yöreye belli boylar yerleştirilmemiş, boylar
parçalanmış ve farklı bölgelere yan yana yerleştirilmiştir. Anca bu iskân
siyasetinin yürütülmediği, yürütülemediği yerler de olmuştur. Bunlar genellikle
Anadolu beyliklerinin idare ettikleri bölgelerdir. Bu yüzden her bölgede oyunun
birbirinden çok farklı şekillerine rastlanabilmektedir. Tespitlerimize göre
belli Türk boyları birbirine yakın kurallarla kuyu ve taş sayısıyla Köçürme
oynamaktadır. Birbiriyle ilişkileri az bazı boylar diğerlerinden daha değişik
Köçürme oyunları oynamaktadır. Karadeniz Bölgesindeki Türk boyları genellikle
3’er kuyu ve 6’şar taşla oyun oynarken (Foduk vs.) İç Anadolu’da 6’şar kuyu ve
değişen taş sayılarıyla (Amen vs.) oyun oynanmaktadır. Yine Güneydoğu’da 7’şer
kuyu ile (Mangala) oynanmaktadır. Ankara da genellikle Oğuz boylarının iskân
siyasetiyle dikkatli bir şekilde yerleştirildiği bir bölgedir. Kayı, Kınık,
Peçenek vb. boyların birçoğuna rastlanabilmektedir. Ankara’nın çeşitli
ilçelerinde oyunun küçük bazı farklılıklarla oynandığını tespit ettik. Son
dönemde Kırım, Bulgaristan göçmenlerinin yerleştirildiği Polatlı gibi ilçelerde
de daha başka göçürme oyunları oynanmaktadır.
ANKARA’DA
OYNANAN KÖÇÜRME OYUNLARI
Yaptığımız
derleme çalışması tamamen gönüllülük esasıyla, kendi imkânlarımızla ve yirmi
yılı aşan bir sürede gerçekleşti. Ne yazık ki Ankara ve çevresinde bizden önce
tespit edilmiş Köçürme oyunu yoktu. Rastlayabildiğimiz bazı kaynak kişiler
oyunu hatırlıyor ama nasıl oynandığını bilmiyorlardı. Derleyebildiğim oyunları
sizlere sunarken bir dileğimi de ifade etmek istiyorum; Oyun, Kızılcahamam,
Çamlıdere, Güdül, Beypazarı, Nallıhan, Ayaş, Sincan, Çubuk, Elmadağ, Bâlâ,
Şereflikoçhisar, Haymana, Polatlı, Kalecik ve Kazan’da derlenmek üzere
gönüllülerini bekliyor. Genç halkbilimciler, öğretmenler, imamlar, öğrenciler…
bu oyunun, başta bu bilgi şöleninin yapıldığı Kazan bölgesi olmak üzere
Ankara’nın her yerinde derlemesini yapmalı, arşivimize bu olağanüstü güzel,
zevkli zekâ oyunumuzun unutulmuş ve halen yaşayan örneklerini kazandırmalıdır.
Bu milli bir görevdir.
ANKARA
/ ÇUBUK / AĞILCIK
6’şar
kuyu x 5’er taş x 2 kişi
BOŞ
KUYU
Taş tutma ve bilme ile oyuna kimin
başlayacağı belirlenir. Oyun sayısı oyuncular tarafından önceden
kararlaştırılır. Başlayacak oyuncu istediği herhangi bir kuyudan taşları alıp
dağıtmaya başlar. Son taşı koyduğu yerde taş varsa alıp dağıtmaya devam eder.
Son taş oyuncunun boş kuyusuna geldiğinde karşısındaki kuyudaki taşları alıp
hazinesine koyar. Rakibin taşları bitene kadar oyun devam eder.
GÖÇÜRME[7]
ANKARA / KAZAN /
UÇARI
6’şar kuyu x 5’er
taş x 2 kişi
BOŞ KUYU
Oyunu
köydeki yaşlılarımızdan görüp öğrenmiştim. Şimdi pek bilen kalmadı. Köyümüz bin
yıllık bir Türk köyüdür. Köy mezarlığımızda dikili taş şeklindeki mezar taşları
bulunmaktadır. Oyun yere karşılıklı 6’şar çukur kazılarak veya bir kare çizilip
içi, karşılıklı 6’şardan 12 hücreye bölünerek; içlerine de 5’er taş konarak
oynanıyor. Oyunculardan biri küçükse önce onun oyuna başlaması adettendir.
Misafirse önce misafir oyuna başlar. İkisi de köyden ise yaş mı kuru mu
yaparak, çöp çekerek oyuna başlayacak kişi belirlenir.
Oyuna
başlayan oyuncu kendi kuyularından birindeki taşları alarak yanındaki kuyudan
itibaren birer birer dağıtır. Dağıtma işlemini kendi kuyuları bittiğinde
karşısındakinin kuyularına doğru devam ettirir. Elindeki taşı bıraktığı son
kuyudaki taşları alarak dağıtmaya devam eder. Son taşı boş bir kuyuya denk
gelene kadar dağıtmayı sürdürür. Boş kuyuya son taşını bırakmışsa o kuyunun
karşısındaki kuyuda ne kadar taş varsa o taşları alır, kendi hazine kuyusuna
koyar. Sıra karşısındaki oyuncuya geçer. O da aynı şekilde kendi tarafındaki
kuyulardan birinden aldığı taşları, hemen yanındaki kuyudan başlayarak dağıtır.
Son taşı boş bir kuyuya gelene kadar dağıtma işlemini sürdürür. Oyun bu şekilde
oynanır. İlk elin sonunda kimin taşı daha fazla ise oyunun elini o kazanır.
İkinci ele de o başlar. Elindeki taşı fazla olan oyuncu karşısındaki oyuncuya
ödünç taş verir. Fazla taş sayısı 5 ise onun bir kuyusunu kapatır. Bu şekilde
bütün kuyuları kapanana kadar oyun devam eder. Yahut da oyunun başında
kararlaştırılan el sayısınca oyun oynanır. En fazla eli kazanan oyuncu karşısındakini
üter, oyunun galibi olur. Küçük de olsa yenilene tatlı cezalar verilir. Sırtına
binilir veya eşek gibi anırması söylenir vb. Oyunu büyüklerin de oynadığını
gördüm. Ancak onların oyunları biraz daha karışıktı. Son taşları ile bir
kuyudaki taşları üç yapınca o kuyuya düşen taşlar üç yapanın oluyordu, o kuyuya
renkli bir taş bırakıyorlardı, çift yapınca da taş alıyorlardı. Bunları az çok
hatırlıyorum ama ben küçüktüm, büyüklerin oyunundan oynamadım.
KUZU[8]
BULGARİSTAN / ESKİCUMA
3’er kuyu x 6’şar taş x 2 kişi
İLK KUYU İLK TAŞ
Bulgaristan
Türkleri arasında yaygın bir oyundur. Şumnu Eski Cuma nahiyesi Kabda köyünde
kız erkek 10 yaşına kadar bu oyunu oynardık. Oyuna başlayacak kişi belirlenir.
Oyuncu taşları saatin tersi yönünde dağıtmaya başlar. İlk taşı ilk kuyuya
(taşları aldığı kuyuya) bırakır. Kimin tarafında önce kuyu boşalırsa o
kaybeder. Kaybetmeye “yıkıldı” denir.[9]
Eski Cuma
Muratlar Köyü’nde de baharda sokakta kuyu kazarak, evlerde fasulyeyle
oynarlarmış. [10]
MANGAL OYUNU[11]
ANKARA / BALÂ
7’şer kuyu x 7’şer taş x 2 kişi
ÇİFT YAPMA (2, 4 ) (ÇİFT ÖNCESİ
ÇİFTLER)
Oyun, yazarın
ifadesine göre Ankara’nın bir köyünde oynanan, geleneksel bir Köçürme
oyunumuzun bir Türk bilim adamı tarafından, yabancı bir firmanın maddi desteği
ile ve yine onun kullanabileceği şekilde ticarileştirilmesi çalışmasıdır.
Birçok oyunumuzun yabancılarca alınıp, adının değiştirilerek, daha estetik hale
getirildiğini ve piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Elimizden alınan oyunlara
güzel bir örnek olan bu oyunun kuralları şöyledir:[12]
İki kişi
arasında oynanır. İki sıra halinde yedişer yuva ve ortasında iki depo bulunan
bir tabla üzerinde oynanır. Genelde iki el oynanır. İsteğe bağlı olarak bir
hakem ve birer yardımcı katılabilir. Başlangıçta yuvaların her birinde yedişer
taş bulunur. Oyuna başlayacak kişi yazı tura atılarak belirlenir.
İlk
oyuncu kendi tarafında bulunan yedi yuvadan birine karar verir. Karar verdiği
kuyudaki taşların tamamını, yani yedisini, eline alır. Bu taşların tamamını
saat akrebi yönünde ardışık yuvalara sırasıyla birer adet koyar. Dağıtım
esnasında hiçbir yuva atlanmaz. Sonra sıra ikinci oyuncuya gelir. İkinci oyuncu
kendi tarafındaki yuvaların birinden tüm taşları eline alır ve bu taşları saat
akrebi yönünde dier yuvalara teker teker bırakır. Şimdi sıra yine ilk oyuncuda.
İlk oyuncu başlangıçta olduğu gibi kendi tarafındaki herhangi bir yuvadan tüm
taşları eline alır ve bu taşları saat akrebi yönünde diğer yuvalara teker teker
bırakır. Oyun bu şekilde devam eder.
Taşların
dağıtımı esnasında son gelinen yuvada iki veya dört taş olursa, bu taşlar
kazanılmış sayılır. Oyuncu bu taşları deposuna koyar. Tesadüfen taş dağıtımı
esnasında varılan son yuvadan önceki yuvalarda da iki veya dört taş olursa ve
bu yuvalar ardışık halde devam ediyorlarsa, devam ettikleri yuvaya kadar olan
taşlar da kazanılmış sayılır. Oyuncu bu kazandığı taşları da deposuna koyar. Her
oyuncu, her seferinde sadece kendi tarafında bulunan yuvalardan birindeki
taşları dağıtabilir. Dağıtım esnasında her bir yuvaya birden fazla taş konamaz.
Bir yuvadan diğerine kural dışı taş aktarılamaz. Yanlışlıkla rakibin deposuna
konulan taş geri alınmaz. Bu nedenle her oyuncu kendi deposunu bilir ve
kazandığı taşları kendi deposuna koyar. Yere düşürülen taşlar rakibin deposuna
konulur. Kurallara uymayan oyuncu tespit edildiğinde, oyunu kaybetmiş sayılır.
Oyuncular
en az iki veya dört taş kazanmadıkları sürece, yuvalarda bulunabilecek tek
taşlar bir sonraki yuvaya aktarılamaz. Oyun sürecinde bir oyuncunun tarafındaki
yuvalarda taş kalmayabilir. Bu durumda ikinci oyuncu karşı tarafta taş olacak
şekilde hamlesini yapar. Tek hamlede bir yuvadaki taşlarla taşsız kalan
oyuncunun yuvalarına kadar ulaşılamıyorsa, oyun bitmiş sayılır. Yuvalarında taş
bulunan oyuncu, bu taşları deposuna koyar. Oyunun sonuna doğru oyuncular, bir
türlü taş kazanamayıp birbirini kovalar duruma gelmişlerse (örneğin A7’de bir
ve B7’de bir taş kalmışsa), bu durumda her oyuncu kendi tarafında bulunan taşı
(duruma göre taşları-taraflarda birden fazla taş kalmışsa) deposuna koyar. A ve
B tarafındaki yuvaların tamamında taş kalmadığında oyun bitmiş sayılır. Yuvalardaki
tüm taşlar kazanılıp depolara konulduktan sonra her oyuncu kazandığı taşları,
kendi tarafındaki yuvalara yedişer adet koyar. Sayım sonucunda taşları artan oyuncu
oyunu kazanmış, taşları eksik çıkan oyuncu kaybetmiş sayılır.
İki el
oynamaya karar verilmiş ve her defasında diğer bir oyuncu oyunu kazanmış ise,
artan taş sayısının toplamına göre oyunu kazanan belirlenir. Artan taşların
toplamı eşit olduğu durumlarda bir el daha oynanır.[13]
Oyuncular oyuna başlamadan özel kurallar belirleyebilirler.
ON
SEKİZ TAŞ OYUNU
KIRIM[14]
6’şar kuyu x 3’er taş x 2 kişi
BOŞ
KUYU
Oyuna başlayacak oyuncu belirlenir. Oyuncu bir çukurdan eline aldığı
taşları sırasıyla dağıtır. Boş bir kuyuya son tek taş düşene kadar taşları
döndürmeye devam eder. Son taş boş kuyuya düşünce boş kuyuya düşen taş ile
karşısındaki taş alınır. Oyun rakibe geçer. İkinci oyuncu ilk oyuncunun taşının
bittiği yerden taşları alıp dağıtmaya devam eder.
İsmail Çalışkan
oyunla ilgili bazı eksik bilgileri aktarmıştır:[15] “Ankara
civarında Dokuz Kumalak’ın benzeri oyun vardır. On sekizer taşla iki oyuncu ile
oynanıyor. Tamamını öğrenemesek de bildiğimiz kadarıyla iki oyuncu (muhtemelen
altı tane) kuyulara koydukları taşları istedikleri yöne dağıtıyor, en son taşın
geldiği kuyunun karşısındaki kuyudaki taşları alıyor. Bu oyunun 1908 yılında
bölgeye gelen Kırım Tatarları için kurulmuş olan Sakarya (önceki adı Tırnaksız)
köyünde oynanan On Sekiz Taş Oyunu
ile aynı olma ihtimali yüksektir. Yöreye de Tatarlar aracılığıyla yayılmış
olabilir. Yine yakın zamana kadar Tokat’ın Turhal ilçesinde Dokuz Kuyu
adıyla bir oyun oynanıyordu. Aynen Dokuz
Kumalak’ta olduğu gibi, karşılıklı altı kuyu açılır, her birinin içine
dokuz adet taş koyulurdu. Oyunun devamı Dokuz Kumalak’ta olduğu gibiydi. Ama
şimdilerde orada da pek oynanmaz olmuş.”
On Sekiz Taş oyunuyla
ilgili Manisa Alaşehir Horzumlu’dan derlenen bir başka eksik anlatım da
şöyledir:[16]
“Oyun sahasına bir dikdörtgen çizilip on iki küçük kareye bölünür. Her karede
üç taş bulunur. Karelerinde taşı tükenen çocuk, “fol dilenir” ve çevreden on
sekiz tane daha taş bulup gelerek oyuna devam eder.” Bu anlatıma göre oyunun
6’şar kuyu x 3’er taş x 2 kişi ile oynandığını söylemek mümkündür. Ancak
ayrıntılar tespit edilememiştir. Ayrıca oyun sahasının bu şekilde hazırlanması
Divan-ı Lügat’it Türk’deki Köçürme oyununda oyun sahasının hazırlanması ile
aynıdır.
SONUÇ
Köçürme oyununun Ankara Kazan’da
Göçürme adıyla tespit edilmiş olmasının anlamı şudur: Bu oyun binlerce yıllık
bir Türk oyunudur. Kazan’ın bir köyünde tespit edilebilmişse birçok yerde daha
tespit edilebilecek demektir. Oyunun adındaki devamlılık, oyunun oyun alanında
da görülmektedir. Yere kuyular kazılabildiği gibi aynen Kaşgarlı Mahmut
zamanındaki gibi yere çizilen dikdörtgenin içine bölünen hücreler de
çizilebilmektedir ki bu çok daha önemli bir bilgidir. Oyunun başka
bölgelerimizde oynanması sırasında benzer şekilde dikdörtgen içine hücreler
çizilerek oynandığını tespit ettik.
Köçürme oyununun bazı yönleri ile
diğer Türk Zekâ Oyunları arasında ilişkiler, benzerlikler, geçişler vardır. Bu
benzerlik ve geçişler, diğer oyunların kendi aralarında da mevcuttur. Bu
ilişkileri Satranç ile Köçürme arasında da görebiliyoruz. Satranç’ın bir Türk
oyunu olduğu düşüncemiz de Köçürme ile bulduğumuz şaşırtıcı benzerliklerinden
kaynaklanmaktadır. Köçürme, diğer oyunlarımızla birlikte Satranç’ı
oluşturmuştur. Abdülvahap Kara’nın bir Köçürme oyunu çeşidi olan Dokuz Kumalak
oyununun çok zengin bir Türk Zekâ Oyunu olduğu görüşüne katılıyor, Satranç’la
benzerliklerine bakarak da Satranç’ın atalarından biridir diyoruz.
Dünyada gördüğümüz oyun ve
oyuncakların, sporların benzerini ülkemizde de görüyor ve “Biz bunu
çocukluğumuzda oynardık!” diyoruz. Bunlara Golf’e dönüşen Hülü veya Lopak
oyununu, Hokey’e dönüşen Köylen oyununu örnek verebiliriz. Bu oyunların,
oyuncakların, yabancıların bizim ülkemizde yaptıkları gözlem ve araştırmaları
sonucunda geliştirildiğini, ticarileştirildiğini kabulde beynimiz zorlanıyor.
Bu yüzden bize ait oyunları başkalarının oyunları zannedip ilgilenmediğimiz
de oluyor.
Köçürme oyununa gereken ilgi
gösterilmeli, Köçürme oyunu mutlak bir eğitim aracı olarak kullanılmalıdır.
Bunun için Türkiye’de Köçürme dernekleri ve bu derneklerin oluşturduğu
birlikler kurulmalı, ulusal ve uluslararası çapta yarışmalar yapılmalıdır.
Her yaş ve seviyeye hitap edecek Köçürme çeşitlerinde yapılacak
yarışmaların, ayrıntılı kuralları belirlenmelidir. Kurallaştırma
çalışmaları yürütülürken süratle Markalaştırma çalışmaları yapılmalıdır.
Ancak araştırılmamış, ham bir alandaki markalaştırma da eksik olmaktadır.
Türetilmiş Mangala bir yönüyle geleneksel bir oyunun ticarileştirilmesine iyi
bir örnektir, diğer yandan alan araştırılmadan yola çıkıldığı için, satranç
kadar önemli bir oyun, hatta satrancın atası olduğu bilgisi, pazarlamada
değerlendirilememiştir.
Aydınlarımızca, kaybolma
tehlikesiyle karşı karşıya olan diğer oyunlarımızla birlikte Köçürme
çeşitlerinin, süratle, ustaca derlemesinde büyük yararlar vardır. Sınırlı
zaman dilimlerindeki görüşmelerden aldığımız bilgilerden çıkarabildiğimiz
sonuçların çok daha ötesinde şaşırtıcı güzellikler bulunabileceğini
düşünüyoruz. Ayrıca okullarda Türk Çocuk Oyunlarının, Türk Zekâ oyunlarının,
Köçürme’nin ve Satranç’ın ders olarak konması çok faydalı olacaktır. Bir
sanal oyun olarak geliştirilmesi ise bugünün nesillerine ulaşması açısından
önemlidir. Oyunun belgeselinin yapılması için yayın kurumlarımız harekete
geçmelidir. Oyunların tespitini, derlemeleri süratle tamamlayıp oyunların
hikâyelerini (monografilerini) çıkarmamız, geçirdiği değişimi görmemiz,
müstakil kitaplar halinde yayınlamamız gerekir. Kanaatimizce oyunların
tamamının türleri ve alt çeşitleri derlenmeden de bu çalışmalar sağlıklı
yürümeyecektir. Bunun için derleme konusunda gönüllüler yetiştirilmelidir.
Özetle, Köçürme, diğer Türk Zekâ Oyunlarıyla birlikte Satrancın öncülü,
atasıdır ve bir Türk zekâ oyunudur. Satranç kadar zevkli eğitici ve eğlendirici
bir oyundur. Oyunlarımızın, oyuncaklarımızın altını, üstünü sağlıklı bilgilerle
doldurduğumuz zaman, markalaşma, tanıtım, pazarlama sorunlarımız da ortadan
kalkacaktır.
[1] Büyük Türkçe Sözlük’te “Köçürme”nin
isim olduğu ve göçürme işi anlamında kullanılan bir söz olduğu
belirtilmektedir.
[2] Metin Türktaş. Divanı Lügat’it
Türk’te Yer Alan ve XI. Yüzyılda Türkler Arasında Oynana Oyunlar, PAÜ. Eğitim
Fak. Derg. 1999, Sayı: 5, sf. 61-65 (Besim Atalay, Divanü Lügati't-Türk
tercümesi. I. cilt, Ankara 1992, s. 491)
[3] Thomas Hyde, De Ludis
Orientalibus. Oxford (England) 1694, sf. 226-232.
[4] Yakında bu oyunla ilgili
çalışmamız bir kitap olarak yayınlanacaktır. Köçürme ve Satrançla ilgili
çalışmalarımız için ayrıca bkz: http://mangala.blogcu.com/ ve http://arslanevi.blogspot.com.tr/p/satranc.html
[5] Nurettin Arıcı. Çubuk Ağılcık Köyü
(Şimdi Çubuk’un bir mahallesi olmuş.) (1940)
[6] Hane
oyunu Zonguldak, Bartın, Karabük, Çorum’da aynı ad ve kurallarla, Çankırı ve
Kastamonu’da benzer kurallarla oynanır.
[7] Hidayet
Doğmuş, Ankara, Kazan, Uçarı Köyü (1970)
[8] Mehmet Yılmaz (Yetim Usta),
Bulgaristan, Eski Cuma, Kabda Köyü (1938) (Bulgaristan’dan 1950’de Aydın
Söke’ye, oradan da Ankara Etimesgut’a gelmişler. Dedesinin babası Osman
Paşa’nın çavuşu imiş)
[9] Derlenmesi gerekir. Kurallar açık
değildir.
[10] Zeki Baysal, Elazığ (1962)
[11] Hasan Coşkun, Mangal Oyunu,
Ankara, 2003, 104 sf. ISBN 975-93860-2-X
[12] Coşkun, a.g.e. 15-16
[13] Şu son cümlede bir tutarsızlık var; çünkü bir tarafın taşı arttığında
öbürü azalmaktadır. Doğrusu taşlar eşit olduğunda oyun bir el daha oynanır
olabilir. (A.Küçükyıldız’ın notu)
[14] Ümit Yüksel, Polatlı (1949)
[15] Çalışkan, İsmail, Türkiye’de Dokuz
Kumalak http://mangala.blogcu.com/kazakistan-da-dokuz-kumalak-yarismasi-yapildi-6-10-haziran/5718057
[16]
Hasan Yıldız. Horzumkeser Köyü Folkloru, Lisans Tezi, 1984, Sf. 272 (N.
Özdemir; 114’den)
KAYNAKLAR
1. EYÜBOĞLU, İsmet Zeki. Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul, Sosyal Yayınları, 1995, 782 sf.
2. Hyde, T. De Ludis Orientalibus. Oxford (England) 1694, 226-232.
3. KÜÇÜKYILDIZ, Arslan. Mangala Oyunu, Aylık Karınca Kardeş Dergisi, Türk Kooperatifçilik Kurumu, 12 Kasım 2008, sf. 3-6
4. KÜÇÜKYILDIZ, Arslan. Satranç’ın Atası Olan Türk Zekâ Oyunu; Mangala, Kültür ve Turizm Bakanlığı Günümüzde Çocuk Oyunlarında ve Oyuncaklarında Yaşanan Değişimler Sempozyumu, 9-10 Aralık 2010, Ankara / Türkiye
5. KÜÇÜKYILDIZ, Arslan. Satrançta Don Değiştirme (Kabulgan): https://www.academia.edu/9860123/SATRAN%C3%87_VE_DON_DE%C4%9E%C4%B0%C5%9ET%C4%B0RME_KABULGAN_
6. OĞUZ, M. Öcal, Ersoy, Petek. Türkiye’de 2004 Yılında Yaşayan Çocuk Oyunları, Genişletilmiş 2, Baskı, Ankara, G.Ü. THBMER, 2005, 256 sf.
7. ONUR, Bekir, GÜNEY, Neslihan (Hazl.) Türkiye’de Çocuk Oyunları, Ankara, Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, 2002, 554 sf.
8. ÖZDEMİR, Nebi. Türk Çocuk Oyunları I-II, Ankara, Akçağ Yayınları, 2006 (1.c.456 sf, 2.c.560 sf.)
9. SHOTAY, Maksat. Lavs of Togyzkumalak Game Handbook, Astana, 2006
10. ZHELEZNYAKOV, AKHMET, S. B. Mistery of Dastarbasy Caves, Nomad-Kazakhstan No: 5, 2005
11. MURRAY, H. J. R. Board and Table Games, London, Oxford, 1952, s. 159.
Teşekkürler Arslan Beyim. Kaynaklarınızdan da faydalanarak Osmaniye'deki adıyla ( GÖÇME YALAK) oynamaya devam ediyoruz.
YanıtlaSil