Arslan Küçükyıldız
Bugünlerde soykırımı konuşuyoruz. Türklerin Ermenilere bir
soykırım yapmadığını –buna inanmaya hazır ve inandırılmış- kitlelere izah
etmeye çalışıyoruz. 24 Nisan’ın soykırım günü olmadığını, 24 Nisan’ın isyancı
Ermeni komitecilerinin tutuklanmalarının yıldönümü olmaktan başka bir mana
taşımadığını bilmezden gelenlere -boşu boşuna- anlatmaya çabalıyoruz.
Milletimizin asla soykırım yapmadığını, tabiatı icabı yapamayacağını söylemeye
çalışıyoruz. Bunun tam tersine Ermeni komitecilerinin Türklere yaptığının asıl
soykırım olduğunu, iki milyona yakın Türk’ü ırzına geçerek, yakarak, kesip
doğrayarak öldürdüğünü ise anlatmıyor, anlatamıyoruz.
Balkanlarda çıkan isyanlar sonucu çıkan Balkan Savaşından
sonra bir milyona yakın Türk’ün toplu olarak soykırıma ve göçe tabi
tutulduklarını, Ermeni komitecilerinin erkekleri savaşta olan Türk yerleşim
yerlerinde iki milyon Türkü boğazladıklarını arşiv belgeleriyle biliyoruz.
Dünya da biliyor ama görmezden geliyor. Çünkü soykırımcıların arkasında Batı
var.
Batı, sadece insanımızı telef etmek üzere düşündüğü
soykırımlarla yetinmiyor. Soykırımın her türlüsünü o tarihlerden bugüne sürekli
üzerimizde uyguluyor ve Türkiye’yi kobay olarak kullanıyor. Etnik soykırım,
siyasi soykırım, ekonomik soykırım, kültürel soykırım, eğitim yoluyla, sağlık,
gıda yoluyla soykırım... Bunların her biri için ciltler dolusu kitap yazılsa
yeridir. Soykırımların en tehlikelisi de Kültürel Soykırım’dır.
Kültürel Soykırım’ın oluşturulabilmesi için zemin gerekir.
Bu zemin eğitim sistemidir. Her üç beş yılda değiştirilen ve yabancı uzmanlarca
gerçekleştirilen reformlarla(!) Eğitim Sistemimiz iğdiş edilmiş ve kendine,
milletine yabancı nesiller ortaya çıkmıştır. Bu eğitim, eğitim dışındaki
araçlarla; radyo, televizyon ve gazetelerle, reklamlarla desteklenmiş ve kendi
kültüründen utanan, iğrenen, yabancı kültürleri seven bir nesil meydana
gelmiştir. Türkiye’de asıl kavga kendi kültürüne sahip çıkmaya çalışanlarla,
başkalarının kültürlerini yaymaya çalışanlar arasında olmalı iken, Sağ-Sol,
Alevî-Sünnî, Türk Kürt gibi suni konularla kamuoyu uyutulmaktadır. Bu arada
Kültür Emperyalizmi yapacağını yapmakta; Türkiye’de Türklere Kültürel Soykırım
uygulanmaktadır.
Bugün Türkiye’de Türk Kültürü gariptir, kimsesizdir. Türk
milletinin menfaati için çalışan kişiler, kurumlar, yayın organları
sahipsizdir. Yabancı kültürlerle ilgili faaliyetler boy boy öne çıkarılırken
Türk Kültürü ile ilgili önemli bir çalışma bile basın yayın organlarında yer
bulamaz durumdadır. Sokaklarımız yabancı ülkelerin sokakları gibidir. Türk
Kültürünün ayırıcı vasıfları kaybolmuştur. Gençlerin kulaklarında artık Türk
Müziği yoktur. Okudukları kitaplar –okuyan kaldıysa- ithal kitaplardır. Yollar,
Türk Kültüründen habersiz, başıboş dolaşan gençlerle dolu. Eğitebildiğimiz
nesiller ise çeşitli adlar altındaki burslar ve kısa-uzun dönem eğitimlerle
yabancılara peşkeş çekilmektedir. Mezun edip göreve getireceğimiz kaymakam,
hâkim ve savcılarımızı son kontrolleri yapılsın diye kendi elimiz ve paramızla emperyalistlerin
kucağına atar olduk. Kanayan bütün yaralarımızı açılım adı altında bizzat bize
kanattırıyorlar. Bölünmenin, parçalanmamın eşiğine geldik. Asıl önemlisi de
bütün bunlar genç nesillerin umurunda bile değildir Yani Kültürel Soykırım
tamamlanmış gibi gözüküyor.
“Türkiye bu durumdan nasıl kurtulur?” sorusunu sormamız
gereken bir zamandayız. Ya şimdi bu soruyu sorarız, yahut sormaya hiç
fırsatımız olmayacaktır. Ancak bu soruyu sormadan evvel hastalığımızı teşhis etmemiz
gerekiyor. Oysa “Türkiye Neden Böyle?” sorusu henüz cevabını bulmamıştır. Bugünkü
hastalıklarımızın ne olduğunu ve nasıl tedavi edebileceğimizi bilmemiz için
tarihten beri gerilememizin sebeplerini öğrenmemiz lazımdır. “Bu konuda
yüzlerce eser bulunuyor, bugün bu konuları konuşanlar da var! Hangisine
bakalım?” diyebilirsiniz. Bugüne kadar bu konuda yapılmış en derli toplu
çalışmalardan biri olan Ali Yürük’ün hazırladığı “Türkiye Neden Böyle?” adlı
kitabı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Sarkaç Yayınları’nca 2012’de yayınlanan
bu kitap üzerinde önemle durulması gereken ve her seviyeden -özellikle lise ve
üniversite seviyesindeki- okuyuculara sunulmuş derli toplu bir çalışmadır.
Ali Yürük, pek çok soruyu da içinde barındıran bu soruyu
sormuş ve kitabına da başlık yapmış. Beynimizi meşgul eden şu soruların
teşhisleri kitapta yer almıştır: İnsan Nedir? Kültür Nedir? Din Nedir?
Yahudilik, Hıristiyanlık, Batı kültürü, Batılılaşmak Nedir? İslam Ülkeleri Niye
Geri Kaldı? Osmanlı Neden Yıkıldı? Millet Nedir? Devlet Nedir? Bağımsızlık
Nedir? Bugünkü Batı, Bugünkü Türkiye ve Ne Yapmak Lazım? Ayrıca bu çok özet
teşhislerini anlaşılır, akıcı nefis bir üslupla ortaya koymuştur.
Ali Yürük esasen bir Tiyatro uzmanı. Üstadı da diyebiliriz. Ama
ilgisi tiyatroyla sınırlı kalmamış. Oyunları, Tiyatronun perde arkasını
anlattığı incelemesi, araştırmaları, romanı ve hikâye kitapları var. Otuz yıl
TRT’de Yayın Denetleme Kurulu’nda çalıştı. Kitapları; Türkiye Neden Böyle?,
Batı Masası, Beşiktaşlı Gonca, Çatallıköy, Fırıldak Fahri, Ödünçlü Dünya,
Tiyatronun Perde Arkası, Türkmen Düğünü’dür. Yazdığı Türkmen Düğünü ve Çatallı
Köy gibi oyunlar ve Tiyatronun Perde Arkası adlı kitabı Türk Tiyatro Edebiyatı
için çok önemli eserlerdir. Fırıldak Fahri ve Ödünçlü Dünya yaşanmış hikâyeleri
ve halk hikâyelerinden oluşmuştur. Yazdığı oyunların yıllarca oynatılmaması,
Türk kamuoyundan uzak tutulması için yapılan çalışmalar, onu kültürün diğer
alanlarıyla yakından ilgilenmeye mecbur etmiştir. Böylece biz de Türkiye’nin
üzerinde oynanan oyunların bir kısmını, nefis Türkçesiyle onun kaleminden
öğrenme fırsatını bulmuş olduk.
Yetmiş iki yaşındaki aksakalımız, ağabeyimiz Ali Yürük’ün
“Türkiye Neden Böyle?” kitabının, merhum Ali Fuat Başgil Hoca’nın “Gençlerle
Baş başa” kitabı gibi gençlerin başucu kitaplarından biri olmasını arzu
ederdim. Çünkü biz 1980’li yıllarda bu kitabın ilk baskılarını okumuş ve çok
istifade etmiştik. 14. baskısından da inşallah günümüz gençleri yararlanırlar. Sarkaç
Yayınları, kitabın satmadığı, okunmadığı bir dönemde, bir kültür hizmeti olarak
Ali Yürük’ün bütün kitaplarını topluca basarak çok büyük bir kültür hizmeti
vermiştir. Türk’ün ocağının tüttüğü her yerde onun kitaplarından oluşan serinin
mutlaka bulundurulmasını tavsiye ediyorum.
http://www.dergimakale.com/index.php?p=Articles&wrt_id=44395&order=art_page&sort=asc
YanıtlaSil