11 Ocak 2011 Salı

KÖZKAMANLAR



Kırgızların dünyaca bilinen destanı “Manas” ta, kardeş halkın tarih boyunca başından geçirdiği olayların, dünya ye yaratılış hakkındaki görüşlerin, bağımsızlık özlemi ve gelecek hakkındaki ümit ve isteklerin çok geniş olarak anlatıldığını biliyoruz. Manas destanında ahlak, terbiye ve gelecek nesle verilen öğütler çok iyiişlenmiştir. Destanda, halk soy kütüğünün (şeceresinin) kronolojisi verilmekte, birçok meselenin felsefi neticeleri ile büyük hadise ve olayların hülasaları da edebi olarak ifade edilmektedir. Aslında bu tür efsane ve destanlar, beklenmeyen bazı gizli, toplum gerçeklerini gösterebilmektedir. Buradan hareketle Manas’ ta yer alan büyük olaylar ve hadiseler içinden sadece bir motif hakkında bir şeyler ifade etmeye çalışacağız. Üzerinde duracağımız bölüm çok önemli, “Közkamanlar” hadisesidir. İlk okunduğunda sıradan bir olay gibi görünen “Közkamanlar” hikayesi, aslında içeriği ve anlatmak istediği şeyler bakımından, bugünkü Kazak ye Kırgız halklarını doğrudan alâkadar ediyor. Bu hikayede, halk arasında fitne ve karışıklık çıkarıp, kendi başına buyruk olan düşmanların maşası haline gelip, kendi yurduna hainlik yapan vefasızlar anlatılmaktadır. Konunun daha iyi anlaşılması için hikayeyi destandan öğrenelim: Manas’ın babası Yakub’ un ağabeyi Kalmaklara esirdüşüyor. Hüseyin esir düştüğü yerde bir Kalmak kızıyla evlenerek altı çocuk sahibi olur. Çocukları orada büyüdükleri için, Kalmak terbiyesi alır ve Kalmakların dilini öğrenirler. Bu durumdan faydalanmak isteyen Kangay hükümdarı Esen Han “Közkamanlar” adını alan Hüseyin’ in çocuklarını şuursuz hale getirerek, Kırgızları içeriden yıkmak ister. Esen Han Manas’ı meydan savaşında yenemeyeceğini anlayınca Kırgızları, Kırgızlara kırdırma gibi bir hileye yelteniyor. Esen Han içindeki kini şöyle ifade ediyor:
"Manas'ın sesini kesmeyince
Kara bulutlar gitmez ülkemden
Halkım kurtulmaz üzüntüden
Öfkemi alev yaparak bundan
Asla vazgeçmeyeceğim
Kanpaçalı Manas'ı
Mahvedip geldiğimde
Altın tacı giyerek tahtıma oturacağım
Kalmak ile Moğol'un da hakanı olacağım."(Manas Destanı, 1961: 250)
Destanda, halkın başına gelen musibetlerin çoğunun yabancı milletlerden kaynaklandığı anlatılıyor. Düşman art niyet ve hainliğinde adı Kırgız, ama şahsı Kalmak olanları kullanıyor. Kardeşlik, akrabalık, haram-helâl hiç bir şey tanımayan Közkamanlar, yalnızca para ve serveti düşünerek has düşmanlarının elinde maşa haline geliyorlar. Onların hakkında destanda:
“Manas’ın canına kıymaya
Kanını içip kanmaya
Getirip kesik başını
Esen Han‘ın önüne
Hediye deyip koymaya
Ant içip, zehir yalayıp
Dört domuzu kesmişler"
deniyor. Manas’ın Közkaman adındaki yakınları kötü düşüncelerini gizleyip, serzeniş dolu mektup yazıyor ye oradaki hallerinden yakınıyorlar:
"Çok ezildik, yıprandık
Hayvanlar da kalmadı
Saçıp-kesip bitirdik.
Kuş uçmayan çöllerden
İt basmayan yerlerden
Kaçıp. saçıp geliyoruz
Hamamız var imanlı
Kardeş deyip geliyoruz
Kaburgamız eğildi
Baldırımız eridi
Ey bahadır, seni ne zaman göreceğiz."
Bu boyalı sözlerle Kırgızları çok özlemiş gibi görünüyorlar. Halkının hizmetçisi, kahramanı ve lideri Manas, uzaklardan geri dönen kardeşlerini saygıyla karşılayıp, “halkımın sayısı arttı” diyeseviniyor. Közkamanlara her türlü ihsan ye iyilikte bulunuyor:
"Adsız olan Kalmağ'ı
Eşsiz atlara bindirdi
Şanssız olan Moğol'a
Kurşun geçmez zırh giydirdi
Kadını yok Kalmağ'a
Kırmızı gömlek, ince belli
Güzel kızları sevdirdi
Malsız olan Kaksal'a
Küheylanlar ve sığırlar
Her türden hayvan verdi."
Fakat tek düşünceleri Manas’ı öldürmek ye tahtına oturmak olan hain, dünyaperest Közkamanlar, bu kadar büyük iltifatları beğenmiyorlar. Közkamanlar aslen Kırgız olsalar da kendi öz örf-detlerini küçük görüyorlar. Kendi aralarında “Kırgızlar niye Kalmakça konuşmuyor? Manas’ın Hanımı Kanıkey bizi niçin Kalmak geleneklerine göre ağırlamıyor?, Kırgızlar neden ayı, porsuk eti yemiyor?" diye fısıldaşıyorlar. Közkamanların kötü düşünceli ve yabancı kılıklı olduğunu bilen ve onlardan korunmak gerektiğini söyleyenlere ise Manas, inanmak istemiyor. Közkamanlar, nihayet bir gün Manas’ımisafirliğe çağırıp, zehirli kımız içiriyorlar. Çok acı çeken Manas, zehrin etkisinden güçükle kurtulabiliyor. Daha sonra, hain Közkamanlar butun ülkeyi karışıklığa ve kargaşaya boğuyor. Fakat, bu işi başaramayacaklarını anlayan Közkamanlar bu sefer birbirine düşüyor. Nihayetinde ise kendi kendilerini öIdürüyorlar. Kısaca izah ettiğimiz Közkamanlar hikayesinin bizim için önemi, alacağımız ders çok büyüktür. Öz halkının has düşmanı olmuş, nihayetinde kardeşlerinin bedduasına uğramış, Közkamanlar, tarihin her devrinde arz-ı endam etmişlerdir. Aslına bakıldığında, Közkamanlık ruhu her zaman dirilmeye hazırdır. Çünkü, o uygun bir ortam yakaladığı anda yeniden canlanıp, etrafa dehşet saçacak, kronikleşmiş, korkunç bir hastalıktır. Onu kendisine has özelliklerinden dolayı da tanımak çok kolaydır. Közkamanlar, en başta, ana dilini bilmeyen, bu yüzden de onu yabancı sayan, halkından kopuk ayrı bir terbiye ile yetişen insanlar arasından çıkarlar. Onlarda kendi milletinin karakteri bulunmaz. Kendisine emek verip, yetiştiren halkına düşman gözüyle bakmaya alışmışlardır. Hatta yaratılış bakımından sağlam kafa ve vücuda sahipiseler de böyleleri öz halkının sağduyu sahibi çocukları değillerdir. Ana dilini bilmediklerinden de milletinin yüreğindeki acıyı, ufkundaki ümit ve hayalleri asla hissedemezler. Halkına ait atasözleri, şiir, tarihi derslerden hiç etkilenmezler. Destanda Közkamanlar memleketinden uzak yerlerde yetişmişler, onların günümüzdeki halefleri ise öz vatanında bile halkına yabancılaşmıştır. Kendi milletinin tarihini bilmemek ve bilmek istememek Közkamanlığın işaretidir. Onlar dünyadaki güzelliklerin hepsini başka memleketlerde arar, kendi memleketlerinde ise övünülecek ve örnek alınacak hiçbir şeyin olmadığını düşünürler. Halkının namusu ve bağımsızlığı için canını feda edenleri gerici ve safderun, diğer taraftan ise; devlet ye milletinin menfaatlerini ayaklar altına alan, güçsüzleri ezen ve güçlülere de baş eğen bencilleri de ,geleceğini düşünen, ferasetli kişilerden zannederler. Ve onlar için özgürlük denilen ulu ve kutsal sözün hiçbir anlamı yoktur. Hayat felsefeleri sadece karın tokluğu ile ilgilidir. Mangurtluk ve Közkamanlık birbirinden farklı iki hadisedir. Düşmana esir düşüp, çok eziyet ve güçlük gören kafasından yararlanarak, hangi milletten olduğunu ve kimden olduğunu bilmeyen, sadece yeme, içme gibi behimi işleri yerine getiren Mangurtların nasıl yetiştirildiği gerçekten çok acıklı ve hazindir. Onlar uzak ile yakını; faydaile zararı ayırt edemeyen, öz anasını bile düşman sananlardır. Bu yüzden halk bu tip insanlara hafızasında hiçbir şey saklamayan Miğula(akılsız) adını vermiştir. Fakat, Közkamanların akıl ve sağlıkları yerindedir. Onların çoğu Üniversite okumuş, yüksek seviyeli kişilerdir. Bazıları da, başka milletlerin tarihini ve felsefesini ezbere bilenlerdir ki, ağızlardan adalet, insan hakları, uygarlık, dostluk, birlik-beraberlik ve barış gibi sözler hiç eksik olmaz. Zahirden çok güçlü hatip, derin bilgilere sahip ve dünya tarihini avuçlarının içi gibi bilen kişiler gibi görünürler. Fakat, bunların iyileşmez, uzun müddet tedavi gerektiren, tehlikeli hastalıkları; kendi öz milletinin tarihini, medeniyetini tanımak ve bilmek istememeleri, sözde milliyetperver görünerek, ülkenin bütünlüğünü bozmak isteyenlerle anlaşıp, millet menfaatini satmalarıdır. Bir de en kötüsü halkın kutsal saydığı bağımsızlık ve özgürlüğün yıkılmasını isteyenlerle oturup kalkmaları, onlara güç vermeleri ve milli namusu ayaklar a1tına almalarıdır. Mangurtlar aklını kaybetmiş miskinler; Közkamanlar ise ülkemize ve halkımıza bilinçli olarak karşı çıkan iç düşmanlarımızdır. Destandaki Közkamanlar ile onların şimdiki temsilcileri arasında bir ortak husus, bu tiplerin dışı hoş, içi kof ve kendilerinin fıtrat ye çıkarlarına uygun başka bir ülkenin bendeleri olmalarıdır. Destandaki Közkamanlar;
"Parlayan kılıçlarla
Fırlayan oklarıyla
Sarhoş olan Manas’ın
Yaklaştılar yanına
Tutsak edelim diye
Ellerini bağlayıp.
Kurban edelim diye
Esen Hanın önüne
Müjde, getirdik diye
Altın tacı giymeye... "
canlarını feda ediyorlardı. Dikkat çeken bir yer de; Közkamanlar kötülük yapacakları adamın şuurunu kaybetmesi için ona yalandan dost görünerek, içki içiriyorlar. Asırlar geçip, zaman değişse de bir milleti yıkmak veyahut kargaşa ve anarşi çıkartmak isteyen dış güçlerde, halkı insani vasıflarından ayıran ve yoldan çıkaran içkinin getirdiği kötü sonuçlar da, günümüzde eskisi gibi görünmektedir. Ayrıca, günümüz Közkamanları kendilerini milletinin bekası ve menfaati için çalışıyor ve bu yolda fedakarane yürüyormuş gibi gösteriyorlar, ama gerçekten başlarına ufak bir zorluk gelse hemen başka yere kaçarlar. Sözleri ve fiilleri birbirinden o kadar uzaktırki, toplum o büyüleyici sözlerin hangisinin doğru, hangisinin yalan olduğunu bile ayırt edemez. Manas destanının Közkamanlar bölümü, yaşadığımız zaman diliminde görülen bazı çirkin hadiselerin perde arkasının daha iyi anlaşılmasına çok yardımcı olmuştur. Bugünkü Közkamanlar da kendi halkından çıkan feraset ye basiret sahibi insanların kıymetini bilmiyor, kendilerine fayda getiren şeyler için atalarımızın miraslarını da hiçe sayıyorlar. Onların dini imanı paradır. Bunun için dilini de dinini de satar, kendisini bin bir zahmetle büyüten anne ve babasına da vefasızlık eder ve kötü insanların iğrenç emellerine alet olurlar. Bu devirde Közkamanların sayısı az veya çok, bunun sayımını yapmak gerekmez. Bilinmesi gereken, böyle bir dermansız illetin toplumun sırtına kene gibi yapıştığı gerçeğidir. Kazak halkının bağımsızlığını çekemeyenler içte de, dışta da az değildir. Başkalarını kendisine kul yapmaya alışan emperyalist düşüncenin yakın zamanda kaybolmayacağı da aşikardır. Fakat bilinen düşmana göre, kendi içimizden çıkan, adı kardeş iki yüzlülerin zararının daha büyük olduğunu halkımız halen anlamış sayılmaz. Halkımız saadetimizi bozmaya çalışanları ve kendilerini medeniyet fedaileri zanneden bu sefil ruhlu insanların günümüz Közkamanları olduğunu anlasaydı, onlardan korunmanın yollarını arar ve bulurdu.
_________________________________________
Not: Bu makale, Kazakistan’lı düşünür Rahmankul Berdibay’ın “Baykal’dan Balkan’a” adlı eserinden(sf:62-69)aktarılmıştır.Kitabı sizlere de tavsiye ediyorum. (Arslan Küçükyıldız)
Eserin Kimliği; Berdibay, Rahmankul. Baykal’dan Balkan’a, Ankara, Bilig Yayınları, 1997, 330 sf.

Not: Bu yazı 1997 yılında yayınlanmıştı. Bugün de aynı şekilde Közkamanların var olduğunu görüyoruz. O tarihten beri Közkamanlık hakkında yazılar yazıldı. Aşağıdaki adreslerden bu yazılara ulaşabilirsiniz:

Közkamanlar hk. kitap tanıtma yazılarım:
http://groups.yahoo.com/group/turkbuyukleri/message/585
http://arslanevi.blogspot.com/2009/06/seyh-ucmaz-murit-ucurur-cengiz-aytmatov.html
http://anayasa.wordpress.com/tore-yikicilar/

Özcan Yeniçerinin yazısı:
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=2081
Hasan Pulur'un yazısı:
http://www.milliyet.com.tr/-kozkamanlar-/hasan-pulur/yasam/yazardetay/15.02.2010/1199076/default.htm
İlk yazının kopyala yapıştırları:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&p=58002
Diğer yazılar:
http://ebrar.wordpress.com/2006/12/23/mankutlasma-ve-benzeri-bir-yabancilasma-ve-ihanet-oykusu/
http://www.milliyetciforum.com/kozkamanizm-30066.html
http://sivasbizim.blogcu.com/ulkucunun-ruh-halinin-tarihi-derinligine-dair-mutevazi-bir-katk/1854167
http://www.bozkurtmhp.com/forum/showthread.php?p=15211
http://gurkanalkan.blogspot.com/2010_10_01_archive.html
http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=6320
http://www.ordukentgazetesi.com/news_detail.php?id=14278&uniq_id=1282026253 http://www.ctrlpda.com/showthread.php?tid=1167
http://www.ikaynak.com/forum/36-teknolojik-konular/20618-turkler-facebooku-neden-cok-seviyor.html?langid=1
Manas Destanında durum:
Yüzbinlerce mısradan oluşan Manas Destanı, temel olarak şu konulardan oluşmaktadır:
a) Manas'ın dünyaya gelişi, b) Kırgızların Ala Too'ya göç edişi, c) Almambet'in gelişi, d) Manas'ın evlenişi, e) Közkamanlar olayı, f) Kökötöy'ün yas töreni, g) Altı hanın kangası, h) Büyük harp. http://www.izafet.com/osmanli-tarihi/36006-manas-destani-3.html
http://www.akbilge.com/forum/f70/manas-destani-2356/index4.html
http://www.yenidenergenekon.com/109-manasin-dugunu-ve-zehirlenmesi/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder